Arap devrimlerinin gerileyişinin etkisi bütün dünyadaki mücadelenin havasını belirliyor. Bundan birkaç sene önce peşpeşe diktatörleri deviren bir rüzgar tüm dünyadaki mücadeleye ilham veriyordu. Tahrir’deki direniş ABD’de greve çıkan işçilerden İspanya’da meydanları işgal edenlere kadar her yerde büyük bir dayanışma ve coşkuyla karşılaşıyordu. Çünkü kaderimiz ortak.
Bugün dünyadaki manzara kuşkusuz farklı. Karşı devrim ve dünya egemen sınıfı gücünü toparlamaya ve bu dalgayı boğmaya çalışıyor. Tüm dünyaya emsal olan Arap devrimlerine ‘ayar vermek’ aynı zamanda egemen sınıfın bizlere karşı verdiği ideolojik savaşın bir parçası. Mısır’da darbe harekete vurdu, muhalifler baskı altında. ABD bombaları yeniden Ortadoğu’da.
Paris’te yapılan katliam tam da Avrupa’da aşırı sağın sokakta güçlü eylemler örgütlemeye başladığı bir dönemde gerçekleşti. Katliam Avrupa sağı tarafından ‘birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman’ gibi söylemlerle kullanılmaya çalışılıyor. 2008’den bu yana Avrupa’da kemer sıkma politikaları uygulayan hükümetler ve işçi sınıfı arasındaki keskin kutuplaşma ‘ulusal birlikle’ silikleştirilmeye çalışılıyor, çalışılacak. Yunanistan’da müstakbel iktidar sol parti Syriza’ya karşı sağın temel argümanı bu oldu bile. Sağcı Samaras’ın katliama dair söylediği ilk şey ‘Syriza işte bu göçmenler daha fazla ülkemize gelsin isiyor’ oldu.
Gelelim Türkiye’ye. Son zamanlarda bir karamsarlık hali var. Arkasında AKP’nin asla yenilemeyeceği fikri olan bu karamsarlık geri çekilmeyi de beraberinde getiriyor. Sokaktaki karamsarlık en çok egemen sınıfa yarıyor. Oysa mücadele dolu bir dönemdeyiz. Avrupa’da yürüyüş yapan aşırı sağa karşı, iki kat daha kalabalık olan ırkçılık karşıtları toplandı. Türkiye’de AKP liderliğindeki çatlaklar hiç olmadığı kadar görünür halde. Daha birkaç ay önce Batı’da Demirtaş’ın aldığı oylar önümüzdeki genel seçim sürecinde barıştan, özgürlükten yana olanların önüne büyük fırsatlar sunuyor. ‘Gelecekteki kötü günler’ karşısında el ele tutuşmak gerektiğini anlatanlar, korku üzerinden örgütlenmeye çalışıyorlar. Ancak umutlu olmamıza neden olan şey mücadele ve önümüzdeki fırsatlar. 2015’in devletin Ermeni soykırımından özür dilediği, kalıcı barış için somut adımlar attığı, özgürlükçü güçlerin mevcut kutuplaşmayı parçalamak üzere örgütlendiği bir yıl yapmak bizim elimizde.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)