Önce bunlar İngiliz ajanı dediler.
Dış güçlerin maşası, genç cumhuriyetimizi yıpratmak istiyorlar dediler.
Biz Kürt diye bir şey bilmeyiz dediler, üzerlerine ordular gönderdiler, oluk oluk kanlarını akıttılar.
Ama Kürtler vardı işte! Yeniden ayağa kalktılar.
Bu kez bunlar ortaçağ artığı, feodalite kalıntısı dediler.
Mağaralarda yaşayıp çiğ et yiyen vahşiler dediler.
Zilan deresi kan aktı günlerce.
Dersim dağları zehirli gazlardan solunmaz oldu.
Kürt kelimesini telaffuz etmek bile suç oldu.
Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette ancak hizmetçi olma, köle olma hakkına sahip olduğu söylendi.
Sonra işi daha da azıttılar. Kürt diye bir şey yoktur, bunlar dağda yürürken buzlu zemin üzerinde kart kurt diye sesler çıkartan Türklerdir, kendi kimliklerini unutmuşlar dediler.
Kürtlerin Türk olduğunu anlatmak için sayısız kitaplar yazdılar.
Ben Kürdüm diyenleri de, başta Diyarbakır zindanları olmak üzere akla gelebilecek her yerde her türlü en korkunç işkencelere tabi tuttular.
Köyleri yaktılar. Ormanları yaktılar. Hayvanları öldürdüler.
Oluk oluk kan akıtmaya devam ettiler.
On binlerce Kürt köylerinden ayrılıp, büyük şehirlere göçmeye zorlandı.
Göçmeyenleri köy meydanlarında topladılar. Zorla insan dışkısı yedirdiler, oğla babanın önünde işkence yaptılar, kıza annenin önünde tecavüz ettiler.
Yine de Kürt halkının mücadelesini yok etmeyi başaramadılar.
Gıdım gıdım, azar azar, istemeye istemeye, nefret ede ede tavizler vermek zorunda kaldılar. Attıkları en küçük adımı bile büyük bir hınçla attılar. Yalan üzerine yalan söylediler, sahtekârlık üzerine sahtekârlık yaptılar, her fırsatta aldattılar.
Dün köyleri bombalayanlar, bugün şehirleri yakıp yıkıyor. Tuhaftır ki, bugün şehirleri yakıp yıkanlar, dün devlet hata yapmıştır diyenlerin ta kendisi.
Vaktiyle Seyit Rıza bunların yalan ve hilelerine kanmamak konusunda uyarısını yapmıştı.
Bugün Kürtlerin ve örgütlerinin direnişine itiraz edenler olabilir.
Öyle yapmasa da şöyle yapsa daha iyi olmaz mı diye soranlar olabilir.
Kürtlerin örgütleri böyle şeyler yapmasa, belki bu kadar vahşice saldırmazlar diye düşünenler olabilir.
Ama ortada Türk devletinin 90 yıllık inkâr, imha, asimilasyon politikası var.
Bugün yaşadığımız korkunç şeyler, bu politikaların bir sonucu.
Sonucu eleştirerek, sorunun kaynağını ortadan kaldıramazsınız.
Türk devletinin inkâr, imha, asimilasyon politikaları devam ettiği müddetçe öldürülenler, işkence edilenler, evleri yakılıp yıkılanlar, yok sayılanlar zulme karşı ayağa kalkacaktır. Bugün bir örgüt olur, yarın bir başkası.
Unutmamak lazım: Öfke ve eleştirilerini sorunun kaynağına değil de sonucuna yöneltenler, ancak sorunun varlığını korumasına hizmet edebilirler.
Atilla Dirim