2015, Türkiyeli ve Ortadoğulu tüm emekçiler ve ezilenler için acı dolu bir yıl olarak hatırlanacak. Fakat sadece acı, ölüm, gözyaşı yoktu geride bıraktığımız senede.
1915 soykırımının 100. yılında, Batı’da gerçekleşen ilk işgal eylemi ve uzun süreli direnişin ardından, Ermeni halkı Kamp Armen’i kazandı.
Kamp Armen direnişi, Ermeni halkının gasp edilen varlıklarına, yani soykırımın ekonomik temeline ve çarkına, inkârcılığa ve ırkçılığa karşı kazanan bir direnişti. Bu, aynı zamanda aç gözlü kapitalistlerin bizden her şeyi çaldıkları neoliberalizme karşı kazandığımız bir zaferdi. Kamp Armen olduğu gibi kalacak, butik otel ya da villa olmayacak! Dayanışma kazandı!
Biz Kamp Armen’de yıkıma karşı nöbet tutarken, Bursa’nın büyük otomotiv fabrikalarında işgal ve yasadışı grevler başlamıştı.
Hükümet tarafından “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanan Kristal-İş ve Birleşik Metal grevlerinin ardından, sanayi işçilerinin tabanda örgütlenip ücretlerini artırmak için başlattıkları bu mücadele sonucu birçok kazanım elde edildi.
Devletin işçi sınıfı içindeki uzantısı, şimdiki Türk-İş yönetimindeki ağırlığıyla emekçileri satan ve büyük sendikayı mücadeleden alıkoyan ülkücü faşist Türk Metal’in sultası sarsıldı.
İşçi sınıfı grev silahını kullanıp kazanmanın tadını bir kez almıştı. Bursa’da metal işçilerinin başlattığı grev dalgası tüm sanayi işçilerine örnek oldu. Bu, son 20 yılın en önemli işçi hareketiydi. Bazı fabrikalarda grevler hâlâ sürse de bu dipten gelen dalganın önü savaşla kesildi.
Kürt sorununun çözümü çoğunluk tarafından desteklenir ve beklenirken patlak veren çatışmalar, Türkiye’nin içeride ve dışarıda Kürtlerle ve birçok başka güçle savaşır duruma gelmesi ile işçi hareketinin önü kesildi.
Şimdi ordu her yere bomba yağdırıyor. Ücretlerimizden kesilen vergilerle aldılar Kürt emekçilerin mahallerine atılan o topları. Batıda ise zam üstüne zam yağıyor. Ekonomik büyümeden beş kuruş vermedikleri gibi, savaşın ekonomik faturasını biz emekçilere ödetiyorlar.
Türkiye devletinin işçi düşmanlığının ve bizi kolayca yenebilmesine neden olan gücünün kaynağı, Kürdistan’ın, yani Fırat’ın doğsunda Kürtlerin yaşadığı bölgenin iç sömürge olarak baskı altında tutulmalısıdır.
Kürtler özerkliklerini kazanırsa, bu kaynak kurutulacak. İşte o zaman bizi engelleyemeyecekler. Türkiye işçi sınıfının çıkarı, Kürtlerin özerkliği ve eşitliğidir.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)