AKP, 1 Kasım seçiminin hemen ardından ekonomi programını oluşturmak için harekete geçti. Bu ekonomi programının içeriğini, seçimler nedeniyle hayata geçirilemeyen ve biriken ekonomik hamleler belirleyecek. Türkiye’de sermaye çevreleri biriken tüm başlıklarda hükümetin hızlı davranmasını istiyor.
Bu başlıklardan en önemlisi, 657 sayılı kanun. Bu kanun kamu alanında istihdam edilen personelin çalışma koşullarını düzenliyor. Hükümet çevrelerinde alttan alta bu kanunla ilgili tepkilerin biriktiği yönünde mesajlar yayılıyor. Amaç, kamu çalışanlarının bu kanunla güvence altına alınan bazı temel haklarını budamak.
Hükümetin budamak istediği hakların başında iş güvencesi geliyor. Hükümete yakın bir gazeteci olan Abdulkadir Selvi, “Devlet personel rejimi köklü şekilde gözden geçirilecek. Kamu çalışanlarının özlük hakları, statüsü, performans ile birlikte değerlendirilecek.” diyerek özlük haklara yönelik tehdidin bir hayal olmadığını kanıtlıyor.
Konuyla ilgili yazılar yazan (Ahmet Ünlü, Yeni Şafak) bir başka gazeteci, “Personel sistemini, verimliliğe bağlamaya çalışan düzenlemelerin başarılı olamayışı ve verimlilik unsuru olarak düşünülen maaş kalemlerinin sabit hale getirilmesi. (...) Personel sisteminin verimliliği teşvik edici yönünün olmayışı.” diyerek, hükümetin 657 sayılı kanunda yapmayı hedeflediği değişikliklerin özüne parmak basıyor. Bu öz, çalışanların verimsiz olduğu ve verimsizliğin cezalandırılmadığı yönündeki bir imâyla elele gidiyor.
Kanunda yapılması öngörülen değişikliklerden birisi de şöyle özetleniyor: “Hizmet alımı usulü ile yaptırılacak birçok hizmetin memurlara yaptırılması.” Bu alanda yapılacak değişiklikle, özetle taşeronlaştırma daha etkin bir şekilde devreye sokulmak isteniyor.
Hükümetin personel rejiminde değişiklik yapmak isterken işçi haklarına ne kadar düşman olduğunu gösteren ise sendikaların hedef tahtasına koyulduğunu gösteren şu başlık: “Oluşan kamu zararının sendikalara fatura edilmemesi nedeniyle memurların fiili grevinin önüne geçilemeyişi.” Kanun değişikliğiyle, çok açık ki kamu çalışanlarının zaten yasakçılığa ve devlet şiddetine maruz kalan sendikal örgütlenmesine ve grev hakkına yönelik ciddi bir hazırlık var.
Son olarak Abdulkadir Selvi “Kamu çalışanlarının özlük hakları, statüsü, performans ile birlikte değerlendirilecek.” dedikten sonra Kıdem Tazminatı’yla igili de şunları söylüyor: “Bu konu, iş güvencesi ile birlikte ele alınacak. Fon sayesinde özel tasarruflar da artırılacak. Halen sınırlı sayıda işçinin ulaşabildiği kıdem tazminatından sigortalı tüm işçilerin yararlanmasının yolu açılacak.”
Uzun süredir işçilerin Kıdem Tazminatı hakkı AKP tarafından iştah kabartan bir başlık.
1 Kasım seçimlerinde elde ettiği başarı, AKP liderliğine egemen sınıf adına işçilere yönelik kapsamlı bir saldırıya girmek için cesaret vermiş gibi görünüyor. AKP’nin ilk hedefi kamu çalışanları. Saldırılara karşı şimdiden hazırlanmak zorundayız. Birleşik mücadeleyi her an örgütlemek için hemen kolları sıvamalıyız.
Rıfat Solmaz