Leyla Zana’nın sivil itaatsizliği, savaşı dayatanların sırtını yasladığı 12 Eylül anayasasının hiçbir meşruiyeti olmadığını ortaya koyarken, yeni anayasa tartışmalarını ezilenlerin cephesinden başlattı.
Zana’nın anadili Kürtçe’ye itiraz edebilen neredeyse yok. Irkçı Baykal bile kükreyemiyor.
AKP ve CHP, rejimin özüne sadakati ifade ırkçı yeminin arkasında duramıyor ve değişebileceğini söylüyor. Bir tek ülkücü faşistler, darbe anayasası gibi ırkçı yeminin de olduğu gibi kalmasından yana.
AKP’nin işe geri aldığı özel harekâtçıların terörüne karşı Silvan’da, Cizre’de, Nusaybin’de halk direnirken, Zana, Kürt halkının eşitlik ve onurlu barış çığlığını batıdaki emekçilerin demokratik anayasa isteğiyle buluşturdu.
2010 anayasa değişikliği referandumundan çıkan sonuç, 12 Eylül anayasasının, başta Kürtler ve ezilen tüm halklar üzerindeki ulusal baskı olmak üzere tüm yasa ve uygulamalarına son verilmesiydi.
Beş yıl oyalandık. Kürt halkı neredeyse 100 yıldır oyalanıyor. Evlatları cephede savaşa gönderilen, üç kuruşluk ücretlerinden kesilen vergilerle bomba alınan, “milli güvenlik” bahanesiyle grevleri yasaklanan, barış mitingleri bombalanan Türkiyeli emekçiler de.
İşçi sınıfı için en kötü burjuva demokrasisi, diktatörlükten iyidir. Birleşip örgütlenmenin koşulları var olduğu sürece devlet tarafından daraltılan demokrasinin sınırlarını mücadele ile genişletebiliriz. Fakat en iyi burjuva demokrasisinde bile ücretli kölelerden başka bir şey değiliz.
Demokrasi en çok emekçi sınıflara lazım. Üretenlerin öz örgütlenmeleriyle doğrudan demokrasisi sosyalizmin kalbidir.
Kürdistan’a barış gelmeden Türkiye’de demokrasinin sınırları genişletilemez. Türkiye, Irak’ta ve Suriye’de Kürtlere karşı savaştığı sürece, temel insan ve yurttaşlık haklarından uzak, fakirlik ve şiddet dolu bir yaşamı mahkûm edileceğiz.
Kalıcı barış, Türkiye işçi sınıfının ihtiyacıdır. Kürt halkı özgürleşirse, büyük sorun ortadan kalkacak, milliyetçilik zayıflayacak, Türkiyeli emekçiler Türk kapitalistlerle karşı karşıya gelebilecektir.
Bazıları Zana’yı “20 yıl öncesine dönmekle” eleştiriyor. Türkçe ile eşit kabule edilmeyen yasaklı anadiliyle onurlu ve kalıcı barış isteyen, Türkiye’de yaşayanların Türklerden ibaret olmadığını batıdakilere anlatan Leyla Zana’nın sivil itaatsizliği 90’lara asla dönmeyeceğimizi de kanıtladı. Demokratik, özgürlükçü, Kürtlerin eşitliğini ve özerkliğini tanıyan yeni anayasa hemen şimdi!
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)