Arap Baharı’nın son halkası, Suriye, herkesin işgal ettiği bir ülkeye döndü. Esad karşıtı ayaklanma zayıflayıp, yoruldukça, mezhepçi örgütler güçlendi, mezhepçi örgütler güçlendikçe, isyan daha fazla yoruldu.
Esad’a karşı öfke, bu diktatör tarafından şiddetle yanıtlandı. Esad sadece şiddet uygulamadı, ayaklanmayı bastırmak için mezhepçiliği de kullandı. Halkın yorulmasının üzerinden, IŞİD ve benzeri örgütler devrimi çalmaya başladı. Başlangıçta Esad karşıtlarını destekleyen ABD, IŞİD bahanesiyle Suriye’yi bombalamaya başladı. Türkiye, Esad karşıtlarını destekliyor gibi görünse de, en başından itibaren Suriye içinde Müslüman Kardeşler muadili olan partnerler aradı, kolladı, Esad karşıtı cephenin bu yanıyla ilgilendi.
Hem ABD hem de Türkiye, Suriye devriminin hırsızlarıdır.
ABD’nin Suriye’ye yönelik bombardımanlarını destekleyen Suudi Arabistan ve Katar, Fransa ve İngiltere, Suriye devriminin hırsızlarıdır.
Devrimi çalanlar, sadece halk inisiyatifinin kırılmasına neden olmakla kalmadılar. Sonunda Esad rejimiyle de uzlaştılar. Zira bütün bu güçler açısından, Esad’dan daha korkunç olan şey, bir diktatörü halk inisiyatifinin devirme ihtimaliydi. Mısır’da askeri darbenin batı tarafından desteklenmesinin nedeni de bu, Libya’nın NATO tarafından yakılıp yıkılmasının nedeni de.
Fakat Suriye halk isyanının trajedisi, sadece bu hırsızların devrimi çalması ve sonunda Esad’lı bir geçiş sürecinde uzlaşması değil. Esadçı cephenin, isyanın ilk günlerinden beri devrimi ezmeye çalışması. Esad’ın dostları: Rusya ve İran. Esad’a silah, bomba, uçak, lojistik yardımı yapan Rusya, Esad’ın devrilmeyeceğini ve iç savaş nedeniyle yıkıma uğrayan halkın tüm dünyaya kaçmaya devam etmesinin maliyetinin altından kalkamayacağını düşünen batının iki yüzlü siyasilerinin Esad’a yeşil ışık yakmasıyla, devrimin hırsızlığında birden bire belirleyici bir inisiyatif aldı. IŞİD’i bombalama gerekçesiyle Suriye’de önüne geleni bombalamaya başladı. Türkiye’de, IŞİD’e, yani “yobazlığa” karşı ve emperyalizme karşı Esad’ı savunanlar, İran destekli Rusya bombardımanları karşısında şaşkınlığa düştü.
Tüm küresel ve bölgesel güçler, Suriye devrimini ve bir bütün olarak Arap halklarının isyanını cezalandırıyor.
İki buçuk milyona yakın Suriyeli Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Suriye’de çelişkiler, her ABD bombası, her IŞİD saldırısı, her Esad katliamı ve her Rus bombardımanıyla daha da derinleşiyor. Suriye’de belirsizlik, üstelik tüm dünya politikasını belirsizliğe iterek artıyor.
Suriye devrimini yalnız bırakanlar, Suriye’de yaşananların Suriye’yle sınırlı kalmayacağını şimdi daha farklı bir düzeyde kavramak zorunda.
Bizim ise öncelikli görevimiz, devrimin hırsızlarından ne sol ne de devrim adına bir fayda gelebileceğini yüksek sesle tartışmak ve Suriyeli göçmenlerle, göçmenlerin tüm haklarının tanınması ve insanca yaşam ve seyahat özgürlüğünün sağlanması için mücadele etmek olmalıdır.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)