Dağlıca’da asker ölümlerinden sonra, faşistler ve her türden ulusalcı sokaklara çıktı, yaktı, yıktı, linç etti. Kürtlere karşı yoğun bir nefret kampanyası örgütlendi. Bu nefret, özellikle HDP’ye yöneldi.
Devlet, 7 Haziran seçim sonuçlarını, seçimlerde HDP’nin yaşadığı oy patlamasını hazmedememişti. Bu hazımsızlığını, fırsat bu fırsat diyerek HDP’ye yönelik linç girişimleri ve yağma anlayışıyla gidermeye çalıştı. 9 Eylül’den sonra, işler çığrından çıkmadan frene bastılar. Fren, sadece sokakta faşist gösterilerin ve HDP binalarının yakılıp yıkılmasının engellenmesi için gerekliydi. Milliyetçiliği frenlemediler, tersine, bayrak mitingleriyle Ankara ve İstanbul’da gövde gösterisi yapmaya devam ettiler.
Günlerce sabrettik! Irkçı gösterilere anladığı dilden yanıt vermemek için başta Kürtler, tüm demokratik muhalefet sabretti. HDP binalarının yıkılmasına sabrettik, Ermenilerin lümpenler tarafından hedefe konulmasına sabrettik. Sabretmekte haklıydık.
Haklıydık zira ne faşisterle ne de ırkçılığı kullanan devlet erkanıyla mücadele, onların istediği zeminde verilebilir. Faşistlerin de lümpen çetelerin de ulusalcı tosuncukların da beslendiği iklimi dağıtacak olan, kitle hareketleridir. Onların bizi çekmek istediği zemin yerine bizlerin onlarla hesaplaşacağı zemin için önümüzde iki önemli tarih var. Birisi 10 Ekim. 10 Ekim’de dört emek ve meslek örgütü, DİSK-KESK-TMMOB-TTB herkesi Ankara’ya barış için buluşmaya çağırıyor. Bu mitinge omuz vermeliyiz. Bu mitingi kalabalık yapmalıyız. Bu mitinge katılım, barış çağrısını güçlü bir şekilde dillendirmek için çok önemli. Sokaklarda terör estirenlere karşı, barışı savunanların kararlılığını göstermek açısından 10 Ekim tarihinde, Ankara’da tüm gücümüzle buluşmalıyız.
10 Ekim’den üç hafta sonra ise 1 Kasım seçimleri geliyor. Barış için atacağımız ikinci en önemli adım 1 Kasım’da sandıkta HDP’nin oy patlaması yapmasını sağlamak olmalıdır. 7-9 Eylül’de sokaklarda terör estiren devlet ve faşistlere verilecek en etkili yanıt 1 Kasım seçimlerinde HDP’nin sandıktan daha da güçlenerek çıkması olacak.
Bu yüzden 10 Ekim Ankara mitingini 1 Kasım seçimlerine bağlayan bir kampanya olarak değerlendirmeliyiz. En uzun bayrağı kim taşıyacak yarışması yapmaktan bezmeyen ulusalcılara karşı, barışın bayrağını, barışın gücünü, barışın birleştiriciliğini her sokakta, her alanda ama en önemlisi 1 Kasım’da sandıkta götermeliyiz.
10 Ekim’de barışı savunanlar ne kadar kalabalık olursak, ırkçıların beslendiği alan o kadar darlaşır. 1 Kasım’da yeniden milyonlarcamız HDP’ye oy verirsek, devlete nanik yaparak barışın inşa edilmesi için o kadar keskin bir adım atmış oluruz. 1 Kasım, Türkiye tarihinin en büyük barış eylemi olacak. 10 Ekim bu kampanyanın başlangıcı olacak. Kazanan barış, kazanan umut olacak.
Kolları sıvayalım!
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)