Kobanê, Tunus, Kuveyt, Fransa... Son olarak dört ülkede eş zamanlı saldırılar gerçekleştiren IŞİD, yine sivilleri katletti. Irak ve Suriye’nin ABD liderliğindeki koalisyon güçleri tarafından durmadan bombalanmasının işe yaramadığı ortada. Türkiye’de ve Batı’da “insani gerekçelerle” emperyalizmin savaşına destek verenler “düşmanımın düşmanı dostumdur” diye bakarak NATO’ya bel bağlamıştı.
İşgalcilerin kuklası Irak hükümetine bağlı ordu IŞİD taarruzuyla dağılırken, Rojava’da Kürt direnişçiler IŞİD’e kök söktürmeye başladı. IŞİD’den korkanlar, tüm umutlarını bu kez PKK’nin kardeş partisi PYD’ye ve YPG gerillalarına bağladı. Kobanê direnişine bakarak şimdi ‘IŞİD’i laik-demokratik güçler durdurur’ diyorlar.
Evet. İşgalci çetelere karşı topraklarını savunan Kürt gerillalar, her inançtan ve mezhepten halkın bir arada yaşadığı demokratik ve dini siyasete alet etmeyen bir düzeni savunuyor. Fakat YPG, Rojava’nın silahlı gücü. IŞİD, dünyanın 16 ülkesinde taban bulup savaşırken, Batı’dan kolayca savaşçı çıkarabiliyor. IŞİD’in sadece YPG gerillarıyla, sadece “laik demokratik” olarak tanımlanan güçlerle yok edilemeyeceği açık. Kendinden başka kimseye yaşam hakkı tanımayan bu örgüt, başta Irak ve Suriye olmak üzere Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya uzanan coğrafyada yenilmek zorunda.
Önce El Kaide, sonra IŞİD belalarının üremesinin iki önemli nedeni var Halklar, mezhepçilik ve suni sınırlarla bölünmüş durumda. Sol ise emperyalizmin kuklası rejimler tarafından her dönem imha edildi. Müslüman toplumlarda solun devlet tarafından kolayca silinmesi, bugün IŞİD’e karşı önerilen “laik-demokratik güçlerle” sınırlı olmasından, dindar işçi ve yoksullardan bütünüyle kopuk varlığından kaynaklandı.
Anti-emperyalizmin bayrağı solun elinden cihatçılar tarafından alındı. Ortadoğu’yu kana bulayan emperyalizme öfkeli kitleler ve sünni burjuvaların bir kanadı tarafından desteklenen IŞİD, sadece askeri yöntemlerle yenilemez.
Çözüm, IŞİD’in örgütlendiği geniş coğrafyada yaşayan emekçilerin birlikte mücadelesinden ve solun güçlenmesinden, emekçi sınıflara umut veren bir alternatif olmasından geçiyor.
Dindar kiteleleri kazanmadan IŞİD’i yenemeyiz. Mücadeleyi “laik-demokratik güçler” ile sınırlamak yenilmeye mahkûm bir strateji.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)