Milliyet gazetesi ekonomi yazarı Güngör Uras’a göre, TÜSİAD sahalara indi. TÜSİAD başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, bir hükümet kurulabilmesi için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP’nin şefi Devlet Bahçeli ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’yla görüşecek. 584 üyesi olan TÜSİAD telaşlı.
Gazeteciler, TÜSİAD’ın mutlaka AKP liderliğinde bir koalisyon kurulmasını istediğini söylüyor. Uras, “deneyimli” TÜSİAD üyelerinin AKP-MHP, TÜSİAD çoğunluğunun ise AKP-CHP koalisyonundan yana olduğunu aktarıyor.
Türk egemen sınıfının “amiral gemisi” olan TÜSİAD, 7 Haziran seçimlerinden sonra açığa çıkan siyasal istikrarsızlıktan rahatsız. Bu istikrarsızlığın ekonomiyi de etkilemesinden korkuyor. Ekonomik istikrar için “deneyimli” TÜSİAD üyeleri MHP’li bir koalisyondan yana. Patronların istikrardan anladığı, cumhuriyet tarihi kadar eskiye dayanan sömürü çarklarının aynen devam etmesi. Kârlarının azalmaması, küresel sermayeyle rekabet gücünü kaybetmemek, devletten ihtiyaç duydukları teşvikleri almaya devam etmek. Yoksulluğa, ücretlerin düşüklüğüne tepki duyan işçilerin grevlerinin yasaklanması, işsiz ordusunun kalıcılaşması ve işçi ücretleri üzerinde basınç oluşturmaya devam etmesi. TÜSİAD’ın istediği bu!
TÜSİAD başka şeyler de istiyor. Özellikle MHP’nin AKP’yle koalisyon kurmasından yana olan üyeler, devletin daha da sertleşmesinden, özgürlüklerin daha da kısıtlanmasından, polis şiddetinin daha da artmasından yanalar. MHP şiddet, işçilerin baskı altına alınması, mevcut dar sendikal hakların törpülenmesi, grev kırıcılığının yaygınlaşması, sendikacıların kaçırılması, tehdit edilmesi, polis terörünün bugünküyle kıyaslanamayacak ölçüde tırmanması ve özgürlüklerin bütünüyle baskı altına alınması demektir.
MHP’li bir koalisyon isteyen TÜSİAD üyeleri, bu ırkçı partiyi hükümet ortağı olmaya davet ederken, temel dertlerinin işçi maliyetlerini düşürmek için gerekli devlet şiddetini garanti altına almak olduğunu da gösteriyorlar.
TÜSİAD’ın ekonomik dertlerinin, yoksulların ekonomik dertleriyle hiçbir ortak noktası yok. TÜSİAD’la arasında özde değil ama sözde olan tartışmaların birisinde, Erdoğan, “Aslında bunlar maalesef haddini bilmiyor. Çünkü bunlarda insaf yok. Sermayeleri 1’e 5 katladı bu dönem içerisinde, onun şımarıklığı içerisinde bunları yapıyorlar” diyerek patronlar örgütüne yüklenmişti. Erdoğan’ın çıkışı da garip ve her zamanki gibi tribünlere yönelikti. Başbakanlığı döneminde patronların bir dediğini iki etmeyen ekonomi politikaları uygulayıp sonra da patronları zenginliklerini beşe katladılar diye fırçalamak bir şaşkınlık göstergesi. Ama AKP’li yıllarda patronların servetleri arttı. Bu yüzden bugün TÜSİAD heyeti, AKP’nin hükümette özellikle ekonomide sorumluluğu almaya devam etmesini istiyor.
Bu, işçilerin ve yoksulların tartışması değil. İşçiler ve yoksullar iş cinayetlerini, düşük asgari ücreti, grev hakkınınyasaklanmasını, maden kazalarını, bütçeden emekçilere ayrılan payın azlığını tartışıyor.
Patronlar kârlarını artırmanın derdinde, bu yüzden koalisyon peşindeler.
İşçiler ekmek ve barışın derdinde, bu yüzden işçi sınıfı açısından önemli olan koalisyon pazarlıkları değil. Önemli olan mücadele. Metal işçilerinin açtığı yoldan birleşerek, daha yaygın grevlerle devam etmek.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)