Doğan Tarkan anısına: Sosyalizm işçi sınıfının kendi eseridir

26.12.2024 - 15:30
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

Doğan Tarkan’ın ölümünün üzerinden 11 yıl geçti.

Bir grup yoldaşı Gezi Parkı’nda buluşmuş Doğan’dan haber bekliyorduk. Bir toplantı için Şişli’deki büroda biraraya gelecektik. O gün Gezi Parkı’ndaki çaycıda buluşmayı beklememiz elbette Gezi direnişinin parkı koruması sayesinde olmuştu. Doğan son röportajlarından birisini Gezi Parkı’nda, direniş günlerinde verdi. “Denilebilir ki AKP’ye ilk büyük yenilgisini yaşatacağız” diyordu kameraya.

Gezi direnişini hem muazzam bir öneme sahip görüyordu ama aynı zamanda çözüm sürecinin, o dönemde İmralı görüşmeleriyle hız kazanan Kürt meselesinde diyalog adımlarının aksamamasına da aşırı özen gösteriyordu. Çözüm sürecinin iktidarla mücadelenin başka bir biçimi, sınıf mücadelesinin aldığı özel bir biçimi olduğunu düşünüyordu. Hem çözüm süreci için mücadele etmek hem de Gezi direnişinin daha da yığınsallaşması için direnmek birbirinin karşısına koyabileceğimiz politik tutumlar değildi. Kürt halkının, cumhuriyet tarihi boyunca ezilen, anadili reddedilen bir halkın temel haklarını kazanma mücadelesiyle şehrin merkezindeki bir parkı korumak isteyen milyonlarca emekçinin mücadelesi bir ve aynı mücadelenin farklı yönleri olarak ele alınabilirdi.

Bu yüzden Doğan hem Kürt siyasilerle çözüm sürecinin nasıl ilerlediğini, bizlerin bu süreçte nasıl bir rol oynayabileceğimizi konuşmak hem de Gezi direnişinin sıkıştığı alandan nasıl daha etkin bir mücadele zemini haline dönüşebileceğini tartışmak için her fırsatı değerlendiriyordu.

Bu yaklaşımının arka planında Doğan’ın sosyalizm anlayışını doğrudan Marx’ın orijinal sosyalizm fikrine bağlayan işçi sınıfı bakış açısı yatıyordu. Sosyalizm büyük yığınların büyük yığınlar adına, kendi, bağımsız eylemidir. Sosyalizm işçi sınıfının kendi eylemidir. Tüm siyasal kamplaşmalar, moral bozuklukları, yükselen bazı başka mücadelelerin göz kamaştırıcı etkisi muhalif saflarda daima işçi sınıfının kendi eylemine dair büyük bir şüphe yaratsa da gerçek değişim, büyük yığınların içerisinde bilinç patlamaları yaşadığı ve kolektif eylemini öğretici havuzunda özgüven kazandığı kendi hareketidir. Doğan, koşullar nasıl olursa olsun, bu hareketin potansiyellerini herkesten daha net bir şekilde görüyordu. Kürt halkının özgürlüğü mücadelesini de Gezi direnişini de bu bağlamda ele alıyordu.

Baskı koşullarında, sınıf hareketinin çeşitli nedenlerle geri çekildiği şartlarda adına dar kadro eylemleri dediğimiz eylemler tek çareymiş gibi davranmak, gerçekte daha zor olan bir görevin — binleri, on binleri ve giderek yüz binleri içine çeken bir hareketi ve bu hareket içerisinde işçi sınıfının kendi örgütlenmelerinin asli rol oynaması için fırsatların yaratılması sorumluluğunun—  geri plana itilmesi anlamına gelir. Geri plana itilen bu görev hızla önemi olmayan bir perspektife indirgenir. Büyük yığınların harekete geçirilmesi, 15 kişilik flashmob eylem yapmaya benzemez. Bu eylemlerden somut kazanımlarla çıkılması meselesi de çeşitli kent merkezlerinde polisle kovalamaca oynamaya benzemez. İşçi sınıfı içerisinde öncülerin mücadeleye ilgisini artırmak için her duyuru her çaba, her girişim kıymetlidir ama bir hakkı kazanmak için o hak etrafında örgütlü gücünü harekete geçirmeye karar veren işçilerin mücadelesi sürecin kopmaz bir parçası olmazsa, kazanım elde etmek hemen hemen imkansızdır. Burada kritik olan unsur, “işçi sınıfı içerisindeki öncülerin mücadeleye ilgisini artırmak” ve giderek bu mücadeleyi kendi sınıf mücadelesinin bir parçası olarak görüp sahiplenmek konusunda netliğin olup olmadığı ve irade gösterilip gösterilmediğidir.

Doğan’ın sol tartışmalarda aldığı keskin politik tutumların sayısız veçhesi vardı. Bu katkıların her biri çok önemlidir ama en önemli katkısı, işçi sınıfının sadece sosyalizm mücadelesinde değil eşitlik, adalet, iklim, kadın, LGBTİ+, hayvan hakları, ulusal haklar, anadil hakkı gibi tüm mücadele başlıkları dahil olmak üzere, her bir mücadelenin kazanıp kazanmayacağında kritik bir öneme sahip olduğunun altını ısrarla çizmiş olmasıdır.

“Özgürlük işçilerle gelecek!” sloganı öylesine ifade edilen bir slogan değildir.

Şenol Karakaş 

Bültene kayıt ol