Gazze’de savaşın birinci yılı: İsrail için hezimet, bölgede savaş riski

24.10.2024 - 15:29
Özdeş Özbay
Haberi paylaş

7 Ekim saldırılarının üzerinden bir yıl geçti. Genel bir değerlendirme yaptığımızda Gazze’de Ortak Hareket Odası kuran ve içlerindeki en güçlü örgütün Hamas olduğu Filistinli direniş örgütleri, tüm imkansızlıklara rağmen çatışmaya ve sınırlı ölçüde de olsa İsrail ordusuna yönelik pusu ve karşı saldırı operasyonlarına devam ediyor. 43 bine yaklaşan ölü sayısına rağmen İsrail açısından Gazze’deki direniş bitirilemedi. İsrail askerlerinin çekildiği her yer, kendi generallerinin deyimiyle, 15 dakika sonra tekrar Hamas’ın kontrolüne giriyor. İşgalin birinci yılı geride kalmışken İsrail yine ilk saldırdığı yer olan Gazze şehrine ve daha önce işgal ettiği hastanelere operasyon düzenliyor. Üstelik esirler de hala kurtarılabilmiş değil. 

Dünya Filistin için ayakta

Bu bir yılda tüm dünyada milyonlarca kişi İsrail’in şiddetine karşı sokaklara indi. Kitlesel eylemler ağırlıklı olarak İsrail’in en büyük destekçisi olan ülkelerde, yani ABD, Britanya, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde gerçekleşti. İktidarların devrilmesine, seçim sonuçlarının etkilenmesine sebep oldu.

ABD’de Anti-Siyonist Yahudi örgütü Jewish Voice for Peace on binlerce Amerikalı Yahudi’yi savaşa karşı sokaklara döktü. ABD’nin en prestijli üniversitelerinden Columbia Üniversitesi’nde başlayan Filistin Dayanışma Kampı sonrası Filistin’e destek işgalleri dünya çapında yüzden fazla kampüse yayıldı. Dünya “Yeni bir 68 Hareketi mi?” sorusunu hararetle tartıştı.

Britanya’da yüz binlerin eylemleri devam ediyor. Berlin’de birkaç hafta önce tüm yasaklara rağmen 30 bin kişi Filistin için yürüdü. Fransa’da parlamento seçimlerini kazanan Yeni Halk Cephesi, açıkça özgür Filistin’i savunuyor ve sokak eylemlerinde Filistin bayrakları taşıyor.

Britanya’da İsrail destekçisi Muhafazakâr Parti temmuz ayındaki seçimlerde ağır bir yenilgi aldı. Elbette tek neden Filistin değildi ve birinci olan İşçi Partisi de Filistin yanlısı değil ama yine de İşçi Partisi, İsrail ile mesafelenmek durumunda kaldı. Üstelik beş bağımsız Filistin yanlısı vekil de İşçi Partisi adaylarını geçerek parlamentoya girdi. İşçi Partisi iktidarı, Filistin devletini tanıyacağını ilan etti. Ateşkes çağrısı yaptı ve Britanya’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkındaki kararını uygulamama kararını geri çekti. Ardından da sınırlı da olsa bazı silahların İsrail’e satışına yasak getirdi. 

ABD’de İsrail destekçisi Joe Biden ya da savaş karşıtlarının taktığı ismiyle “soykırımcı Joe” başkanlık yarışından çekilmek zorunda kaldı. Yeni aday Kamala Harris ise İsrail’e karşı daha sert açıklamalar yapıyor. Ancak silah desteğine devam edeceğini de açıkça söyledi ve bu açıklama kendisini zora sokuyor. 

İsrail’in izolasyonu

Bu eylemler sayesinde İsrail devleti, uluslararası arenada tarihinde hiç olmadığı kadar yalnızlaşmış durumda. Uluslararası Adalet Divanı, Gazze işgali konusunda iki kez İsrail aleyhine karar verdi. Mayıs ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısı, Netanyahu için yakalama emri talep etti. Uluslararası Adalet Divanı, temmuz ayında tarihi bir karara daha imza attı. 2022 yılında, BM Genel Kurulu, UAD'den hukuki görüş talebinde bulunmuştu. Bu talebe yanıtını açıklayan mahkeme, İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmiş olduğunu, oradaki yerleşimlerinin yasadışı olduğunu ve mümkün olan en kısa sürede bu işgale son vermek zorunda olduğunu açıkladı.

İsrail’i 1948’de var eden kurum olan BM’nin en üst düzey sözcüleri 7 Ekim’den bu yana defalarca İsrail’i çok sert eleştirdi. İsrail’in talebiyle kurulan ve Filistinli mültecilere yardım etmekle görevlendirilen UNRWA’nın üst düzey bürokratları, İsrail’in Gazze’de soykırım yapmakta olduğunu tekrarlayıp durdu. İsrail ise temmuz ayında BM’ye bağlı UNRWA’yı meclis oylaması ile “terör örgütü” ilan etti ve ekim ayında İsrail’deki faaliyetlerini yasakladı.

Batı Şeria’da artan yasadışı yerleşimci şiddeti nedeniyle İsrail’in en büyük destekçileri olan ABD, Kanada, Fransa ve Britanya saldırgan kişi ve gruplara çok sayıda yaptırım kararı aldı. Türkiye tüm sorunlarına rağmen ticaret yasağı getirdi. İsrail’in en büyük kömür ithalatçısı Kolombiya, İsrail’e kömür satışını durdurdu. 

ABD, Gazze’nin kuzeyine yönelik insani yardımları engellemeye devam edecek olursa İsrail’e askeri desteğini keseceğini ilan etti.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise 7 Ekim’in yıl dönümüne birkaç gün kala İsrail’in Gazze’de kullandığı silahlara yönelik ambargo uygulanması çağrısında bulundu. 

Tüm bunlar İsrail ile en büyük müttefikleri arasındaki çelişkileri gözler önüne seriyordu. 

Bölgesel savaşa doğru

İşgalin birinci yılı yaklaşırken hiçbir başarı elde edemeyen ve küresel ölçekte yalnızlaşan İsrail, savaş stratejisinde değişikliğe giderek suikastlara ve savaşı bölgeye yayma adımına geçti.

İsrail, temmuz sonunda İran’ın başkenti Tahran’da bir suikast düzenleyerek Hamas lideri Haniye’yi öldürdü. Sonra da tarihe kitlesel suikastlar olarak geçen bir katliam dizisi başlattı. Çağrı cihazları ve telsizlere yerleştirdiği patlayıcılar aracılığıyla Hizbullah’a yönelik kitle suikastları düzenledi. Saldırılarda siviller dahil onlarca kişi öldü ve binlerce kişi yaralandı. Sonra da Lübnan’a saldırdı. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı Beyrut’a attığı bir roketle öldürdü. Bunun üzerine İran bir kez daha yüzlerce füze atışıyla İsrail’e yanıt verdi. Bu arada İsrail defalarca Yemen’i ve Suriye’yi de bombaladı. Nasrallah suikastı sonrası Hizbullah’ın başına geçen Hasan Halil Yasin’i eylül ayı sonunda Lübnan’da ve Hamas’ın başına geçen yeni lider Yahya Sinwar’ı da geçtiğimiz hafta Gazze’de öldürdü. 

Bölgesel bir savaş tehdidi ABD’yi ve bazı Batılı müttefikleri tekrar İsrail’in savunulması konusunda harekete geçirdi. Savaşı bölgeye yaymak, İsrail için uluslararası izolasyonu kırmanın bir yöntemi haline gelmiş durumda. İsrail aynı zamanda kendi güvenliğini “merkezi yönetimleri yok” dediği Lübnan, Yemen, Suriye ve Irak’a müdahale hakkında ve İran’da bir rejim değişikliğinde görüyor. 

İsrail, Gazze’de battıkça içine düşmekte olduğu yalnızlaşmayı savaşı bölgeye yayarak kırma eğiliminde. Ancak bu, son derece tehlikeli bir militarist oyun. Dünyanın içerisinde bulunduğu çoklu kriz ortamında silahlanma küresel ölçekte hızlanıyor. Çin ve ABD etrafında kamplaşma artıyor. 

Tek yol Filistin ile dayanışma, İsrail’e boykot

Bu bir yıl bize İsrail’in yenilebileceğini gösterdi. Ancak yenilgi, silahlı mücadele veya İran’ın savaş açmasıyla değil küresel dayanışma eylemleriyle, boykotlarla ve İsrail yanlısı iktidarların devrilmesiyle mümkün olabilir. İsrail, işgalini ancak uluslararası meşruiyet ve uluslararası askeri-ekonomik destekle sürdürebilir. Bu desteğin kesilmesi ve İsrail’in dünyadan izolasyonu Filistin’i özgür kılabilecek tek yol. 

Özdeş Özbay

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol