İktidar ortağı faşist partinin hedefinde AYM başkanı var

14.11.2023 - 15:23
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

MHP lideri Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nin kapatılmasını abartılı ifadelerle savunmaya devam ederken, tehditlerin dozunu yükseltti.

"AYM başkanı zillet ittifakının yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur. Bu kişinin haddini hududunu aştığını düşünüyoruz. Türk devleti ile uğraşma, cesaretin varsa Kandil'e git" dedi

AYM'nin ya kapatılmasını ya da yeniden yapılandırmasını isteyen ülkücü faşistlerin en büyük kızgınlığı HDP'nin kapatılmaması.

MHP'nin ihbarı doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kalın bir dosya hazırlayarak, o dönem mecliste 3. büyük parti olan HDP'nin kapatılmasını talep etmişti.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın da aralarında bulunduğu hakim üyelerin çoğunluğu bunu reddederek, hazine yardımının durdurulmasını da kabul etmedi.

TİP milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliği dokunulmazlığının tanınmasının hak ihlali olduğunu belirten AYM kararı ise faşistlerce bir intikam fırsatı olarak kullanılıyor.

Yasal olarak AYM'yi kapatma veya yetkilerini sınırlandırma anayasa değişikliği ile mümkün.

Erdoğan ve Bahçeli topu meclise atarken Cumhur İttifakı milletvekillerinin sayısı anayasa değiştirmeye yetmiyor.

TBMM'de anayasa değişikliği yapılabilmesi için 400 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var. 360 milletvekili evet derse referanduma götürülebilir. Cumhur İttifakı'nın sandalye sayısı ise şu anda 324. AKP, İYİP'ten vekil transferleri yapmaya başlasa da yeterli sayıya ulaşması şu anda imkansız gözüküyor.

Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteğini alan ülkücü faşistlerin ısrarlı çabaları, AYM başkanına odaklanan tehditleri yüksek mahkemenin 15 üyesinden 9'u üzerinde baskı kurmak, mümkünse istifa ettirmeye dönük olabilir.

Diğer yargı organlarında hakimiyetini kuran Erdoğan'ın amaçlarından biri Anayasa Mahkemesi'ni kendi kontrollerine almak.

Bunlar tehlikeli girişimlerdir. AYM Başkanı nezdinde bireysel başvuru hakkımızı yok etmek (ki bu hak 12 Eylül 2010 referandumunda halkın çoğunluğunun oylarıyla uygulamaya girmişti), siyasallaşmış yargı kararlarına itiraz mekanizmalarını ortadan kaldırmak, kurdukları rejimi engelsiz kılmak ve tahkim etmek istiyorlar.

Bu girişime karşı çıkmak gerekir. Karşı çıkış 12 Eylül anayasasını savunmaktan değil demokratikleşme mücadelelerini büyütmekten geçiyor.

Volkan Akyıldırım

 

Bültene kayıt ol