Türkiye madenleri: Patlama, göçük, iş cinayetleri

21.09.2023 - 10:30
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Dünyadaki kömür üreticisi ülkelere bakıldığında, maden kazaları artık nadiren yaşanan bir duruma dönüştü. Türkiye’de ise madenler sürekli işçilere mezar oluyor.

Yine aynısı, yine aynı yerlerde… 

Zonguldak’ın Ereğli ilçesindeki TTK Armutçuk Müessesinde göçük meydana geldi. Göçük altında kalan işçilerden biri hayatını kaybetti, 6 kişi de yaralı olarak kurtarıldı.

Mühendisler ve deneyimli işçilere göre, son göçüğün oluşmasının nedeni eski teknolojinin kullanılmasıydı. Diyorlar ki; “dünyanın terk ettiği eski yöntemden vazgeçilmeli, metalizasyon uygulanmalı.”

Hala uygulanan eski yöntem şu: Maden içindeki çalışma alanının arkasına kütükler konuluyor. Oradaki iş bitince bu kütükler kesiliyor. 15 Eylül günü deneyimli işçiler kütükleri keserken taşların altında kalıp ezildiler. Güncel teknoloji uygulansaydı, bu yaşanmayacaktı.

Burası sıradan bir özel maden değil; TTK, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı bir devlet kuruluşu. Üstelik merkezi de Zonguldak’ta, yani aynı yerde kurulmuş beş müeseseden biri. 

Türkiye’de 1941 yılından bu yana 3 binden fazla işçi maden kazalarında öldü. 100 binden fazlası ise yaralandı. Bu kazaların en fazla görüldüğü yer, en fazla kömür üretimi yapılan il olan Zonguldak.

Armutçuk Müessesinde, 7 Mart 1983 tarihinde grizu patlaması sonucu 103 işçi yaşamını yitirmişti. Beklenirdi ki devlet gereken önlemi alsın, yeni teknolojiye geçilsin. Ama ne dönemin hükümetleri ne de AKP iktidarı bunu yapmadı. Bir işçi pisipisine öldü. 

Türkiye kapitalizminin büyümesi büyük oranda kömür üretimi ve tüketimine bağlanmış durumda. Fakat bu kömürü çıkartan işçilerin can güvenliği için tedbir bile alınmıyor. Devlet yöneticileri, birçok sektördeki patronlar gibi iş güvenliğini bir maliyet olarak görüp, bunu yerine getirmekten kaçınıyor. 

Devletin tutumu böyle olunca özel şirketler de vahşi sömürü koşullarını, kuralsızlığı, güvencesizliği kolayca dayatabiliyor.

Öte yandan, Türkiye kapitalizminin kömür dolayısıyla termik santrallere bağımlı gelişimi, AKP’li yıllarda bunun doruğa çıkması, çevresel yıkımı ve küresel iklim krizinin boyutlarını daha da büyüttü.

Maden işçileriyle Akbelen gibi ormanları korumak isteyenlerin sosyal ve ekonomik çıkarları ortaklaşabilir:

- Madenlerde ve tüm sektörlerde iş güvenliği sağlansın. Devletin kömür gelirleri kendi işletmelerinde yeni teknoloji yatırımına ve işçi ücretlerinin artırılmasına yatırılsın. En tehlikeli ve zor işlerden biri olan kömür madenciliğini evlerine ekmek götürmek için yapmak zorunda kalan bu insanlar en iyi ücretleri, en iyi çalışma koşullarını hak ediyor.

- Zonguldak ve birçok yerde maden işçileri Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden İşçileri Sendikası üyesi. Her ay maaşlarından otomatik olarak 500 liranın üzerinde aidat kesiliyor, bu meblağ sendika kasasına giriyor. Peki bu sendikanın yöneticileri, tepeden tırnağa örgütlü oldukları Zonguldak madenlerindeki iş cinayetlerine nasıl oluyor da izin verebiliyor? Her işkolundaki sendikalarda durum benzer. Maden işçileri iş güvenliği için mücadele etmeden yeni teknolojiye geçiş sağlanmayacak. Taban inisiyatifi, sendikayı da değiştirebilir.

- Türkiye kapitalizmi, yaygın ve ucuz emek sömürüsüne dayalıdır. Kârların bir bölümünün teknolojiye yatırım için kullanılmasını genelde tercih etmezler. Aynı anda iklim krizini tetikleyen kömür için dağı taşı kazarlar. Fakat yeni teknoloji uygulandığı takdirde daha az işçi madene inmek zorunda kalacak. 

Düşük ücretler, güvencesiz çalışma ve iklimi değiştiren üretimden, yerleşimlerin değişen iklim koşullarına hazırlanması, enerji verimliliğinin sağlanması ve yenilenebilir enerjiye geçişin tam zamanı. Bu geçiş adil olmalı. Madenlerde çalışan işçiler ekonomik ve sosyal olarak desteklenmeli, yeni iklim işleri bir an önce hayata geçirilmeli.

Volkan Akyıldırım

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol