Kutuplaşma dayatması işçiler arasında nasıl aşılabilir?

07.09.2023 - 10:39
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Aşırı sağın ve milliyetçiliğin hâkim olduğu siyaset toplumu kutuplara bölerken, toplumun bir parçası olan işçiler de bölünüyor.

Orta ölçekli bir metal fabrikasında çalışan okurumuzun aktardığına göre, vardiya sırasında iktidara oy veren işçiler ile muhalefete oy verenler arasında büyük bir kavga çıkmış. 

İşçiler birlik olmadan patronlara karşı haklarını savunamaz. Hangi görüşten olursa olsun, kime oy verirse versin o fabrikadaki işçilerin çıkarları ortaktır ve birlikte davranmalıdırlar. İşçilerin birliğini bozan ve hâkim sınıfın fikirleri etrafında gelişen bölünmeler mutlaka aşılmalı. 

Peki, nasıl aşılabilir?

Aslında şu anda pratikte yaşanıyor.

Memurlar, işçi sınıfının bir parçasıdır. Hizmet üretiminin gerçekleştiği okulları, hastaneleri, devlet daireleri birer işyeridir; Hatta çoğu bir fabrika gibidir.

Şimdi 4 milyon kişinin çalıştığı kamu kurumlarında AKP’ye, ülkücülere ya da sola oy vermiş kamu emekçileri ortak duygu ve taleplerle kendilerine dayatılan sefalet ücretlerine itiraz ediyor.

Diğer bir örnekse belediyelerde yaşananlar. Birçok belediyede işçiler eriyen ücretlerini yükseltme talebiyle tabandan gelen ek protokol/ek zam mücadelelerine imza attılar. Hizmet-İş ya da Genel-İş’te örgütlenmiş olsun, farklı siyasi görüşler taşısalar da belediye işçileri hakları için birleşiyor. Üstelik belediye yönetimi AKP’li, MHP’li ya da CHP’li olsa da fark etmiyor, durum değişmiyor.

Sorunları ve taleplerinin aynı olduğunu gören kamu işçileri, siyasi farklılıkları ve kutuplaşmayı aşarak bir araya geliyor. Ve bir sınıf olarak davranıyor.

Mücadele etmedikleri zamanlar işçiler, tek tek bireylerdir. Toplumun her bireyi gibi egemen sınıfın propagandalarından ve fikirlerinden etkilenmeye açıktırlar.

İşçi sınıfından ise mücadele zamanlarında bahsedilebilir. Kolektif bir şekilde harekete geçtikleri zaman bir sınıf olabilen işçiler bu kez egemen sınıfı bölme çabalarına karşı daha uyanıktır. Ve aralarındaki demokratik tartışmalar ve örgütlenme sayesinde her biri sermayenin çıkarlarına hizmet eden görüşleri def edebilirler.

Sosyalist işçiler bulundukları işyerlerinde ve genel olarak işçiler içinde egemen sınıfın milliyetçi, cinsiyetçi, homofobik, transfobik ve ırkçı fikirlerine karşı mücadele etmelidir. 

Bunu yaparken, iktidar bloku ve parlamenter muhalefet partileri arasındaki kavgaya değil ortak taleplerimize dikkat etmeliyiz.

AKP’ye oy verenlerin yüzde 60’lık bölümünün ücretli emekçiler olduğu biliniyor. Şimdi bu işçiler de tıpkı muhalefete oy vermiş, yoksulluğa isyan eden işçiler gibi öfkeli. Mücadeleye atılıyorlar ya da atılmaya hazırlar.

Patronlar partisi AKP’yi yenmek, yürüttükleri ekonomik saldırıyı püskürtmek için emekçiler arasındaki seçmen desteğini zayıflatmanın tam zamanı. Mücadele içindeyken suni bölünmeleri aşıp, bir sınıf olarak davranabiliriz.

Sağcı fikirlere taviz yok. Sekterliğe geçit yok. 

İşyerlerimizde işçilerin çoğunluğunun birleşmesine yardımcı olalım.

Volkan Akyıldırım

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol