Seçimler bitti hastanelerde, belediyelerde, fabrikalarda, şantiyelerde mücadele dalgası başladı.
Son dönemde gelişen işçi mücadelelerine bakıldığında şu sorunlar ve talepler öne çıkıyor:
- İşçiler sendikalarda örgütlenmek istiyor. Patronlar işyerlerine sendikayı getirmek isteyen öncü işçileri işten atıyor. Birçok fabrikada gelişen bu durum karşısında 'işimize geri dönmek istiyoruz' sesleri yükseliyor.
- Patronlar - özellikle inşaat sektöründe - işçilerin maaşlarını aylarca ödemiyor. 'Alacaklarımızı istiyoruz' talebi şantiyelerden belediyelere ve hastanelere yayılıyor. Kamu kurumlarında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden doğan fark ve alacaklar ödenmiyor.
- İşçi hareketinin tüm kollarında ücretleri artırma mücadeleleri yaşanıyor. Asgari ücretle çalıştırılan milyonlar, insanca ücret istiyor. İktidarın ekonomik saldırısı ile eriyen ücretler karşısında ek zam talebi yaygınlaşıyor. Kamu emekçileri sendikaları, toplu sözleşme görüşmelerinde yoksulluk sınırı üzerinde maaş talep ediyor.
Bütün bunlar, yüzde 85'in fazlası sendikasız olan ve bu toplumun çoğunluğunu oluşturan işçiler arasında büyüyen huzursuzluğun işaretleri.
İktidar baskısı ve muhalefetin "sokağa çıkmayın" korkusunu yayması ile geçen yıllar, seçimler bitince yerini mücadele dolu günlere bıraktı.
Elbette bir tehlike var: Gelecek sene Mart ayında yapılacak seçimler. Sandık yine önümüze konulacak. Egemen sınıfın farklı kanatlarının temsilcisi olan sermaye partileri, çare olarak seçimleri gösterecek. İktidarın kutuplaştırma siyaseti ile buna karşılık veren sağcı parlamenter muhalefet, işçi hareketinde suni bölünmeler yaratacak.
Bunlar kaçınılmaz değildir. Üç nedenle:
- İktidarın ekonomik saldırısı sürecek. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ve kriz büyüyecek. Ekonomik mücadeleler kolay kolay sönmeyecektir.
- CHP'nin başını çektiği parlamenter muhalefetin iktidarı yenemediği gibi içinde işçi hareketinin öncülerinin de bulunduğu geniş kesimlerin öfkesini topladı. Kılıçdaroğlu gitse, İmamoğlu gelse de birçok aktivist CHP'den - dolayısıyla seçimci düzen içi muhalefetten - kopmak gerektiğini düşünüyor.
- İktidarın kendi seçmenleri arasındaki emekçilerle arasındaki bağlar, yoksullaşma dalgaları ve kemer sıkma politikaları ile bozuluyor. Onlara 'Erdoğan kazanırsa, her şey düzelecek' denmişti. Durum tam tersi ve düzelmesi için bir neden yok.
Ve ağır yaşam koşulları karşısında moral bozukluğu, atıllık gidiyor. Mücadele yayılıyor.
Öncü işçilerin ve aktivistlerin birlikte davranması, işyeri sendika temsilciliklerinin canlandırılması, sendikasız işyerlerine el birliği ve dayanışma ile sendikaların sokulması, farklı işkollarında mücadeleye girişenlerin koordineli davranması hayati önem taşıyor.
Kurtuluş yok tek başına! Mücadele dalgasını hep birlikte büyütelim. Ekonomik mücadelelerin siyasi mücadelelere dönüşme potansiyelleri sigortamızdır. Önümüze sandık koyanlara aldırmadan, iktidara karşı tabandan mücadeleleri yükseltmeliyiz.
Volkan Akyıldırım