İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor.
Türk-İş Adana’da miting yapacak. Hak-İş Maraş’ta sembolik bir basın açıklamasında bulunacak.
DİSK ise (her zamanki gibi) KESK, TMMOB, TTB ve TDP ile birlikte İstanbul, Ankara, İzmir gibi birçok şehirde 1 Mayıs mitingleri yapacak.
Seçimlerin öncesinde gerçekleşecek bu gösteriler, birer kutlama olmaktan çok, hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin, çadırda yaşamaya mahkum edilen depremzedelerin, mücadeleyle kazandıkları hakların yok edilmesine karşı direnen kadınlar ile birlikte son 5 yıldır iktidara karşı mücadeleye katılan farklı ve geniş kesimlerin öfkesine sahne olacak.
Nereye baksak acı, öfke, hak talebi, insanca ücret ve eşitlik sesleri yükseliyor. Bu sesler içinde birilerinin sesi ne yazık ki hiç duyulmuyor.
Çalışma izni olan göçmen sayısı yaklaşık 200 bin kişi. Buna karşılık Türkiye kapitalizminin milyonlarca göçmen işçinin ucuz emeğinden beslendiği aleni bir gerçek.
Düşük ücretler, sigortasız ve sendikasız çalıştırma, her an işten atılabilme ihtimali karşısında göçmen işçilerin hayatı cehenneme benzetilebilir. Maruz kaldıkları ırkçılık, bazıları için sınırdışı edilme ihtimali, aynı işi yapan Türkiye vatandaşı işçilerle aynı haklardan yoksunlukla berbat tablo tamamlanıyor.
Az sayıda iş kolunda (kundura ve tekstil gibi) göçmen işçiler ve yerli işçiler arasında mücadele birlikleri kurulurken genele bakıldığında ne sendikalar ne de emek eksenli politik girişimlerde milyonlarca göçmenin uğradıkları haksızlık konu edilmiyor. Talepleri dile getirilmiyor.
Devrimci sosyalistler bu 1 Mayıs’ta göçmen işçilerle birlikte yürümeyi hedefliyor. Eğer 1 Mayıs mitinglerinde birleşik ve kalabalık göçmen işçi dayanışması kortejleri oluşturabilirsek, onların duyulmayan sesi, sınıf kardeşlerine ulaşacaktır. Göçmen işçilerin talepleri, işçi hareketinin ortak taleplerinin hak ettiği yeri bulmalı. 1 Mayıs 2023’te göçmen işçilerle birlikte yürüyerek seslerinin duyulmasına katkıda bulunalım.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)