Kılıçdaroğlu, Aleviler ve Eşitlik

21.04.2023 - 15:04
Can Irmak Özinanır
Haberi paylaş

Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu açıklaması ve Kürtlerin ayrımcılığa uğradığını söylediği videoları Türkiye ana akım siyasetinde bir değişime işaret ediyor. 100 yılı aşkın bir süredir zaman zaman yok sayılan, zaman zaman düşmanlaştırılan, katliamlara ve pogromlara uğramış bir kimliğin bir Cumhurbaşkanı adayının ağzından açık ve net bir biçimde telaffuz edilmiş olması önemsizleştirilebilecek bir olay değil. Kılıçdaroğlu, bu açıklamayı yaptıktan sonra pek çok olumlu tepkiyle karşılaştı, temelde mezhepleri bölen değil birleştiren bir açıklama yaparak hem Türkiye’deki Alevilere moral verdi, hem de mezhep veya din temelli bir ayrışmanın parçası olmayacağı mesajını vermiş oldu.

İktidar bloku bu açıklamadan sonra panik hâlinde saldırıya geçti, Kılıçdaroğlu’nu mezhepçilikle suçladı. Faşist partinin lideri Bahçeli, doğrudan Kılıçdaroğlu’nu fitnecilikle yaftaladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Neden daha önce söylemedin de şimdi söylüyorsun?” diyerek Erdoğan Türkiye’sinde Alevilere karşı ayrımcılık olmadığını savundu.

Oysa Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği defalarca Erdoğan tarafından meydanlarda olumsuz bir şekilde vurgulandı. Cemevlerinin ibadethane niteliği bu iktidar tarafından tanınmadığı gibi Alevilere dönük sistematik bir ayrımcılık uygulandı. Daha bugün Kılıçdaroğlu, mezar ziyareti sırasında Aleviliğinden dolayı sözlü provokasyona maruz kaldı. Tam da bu yüzden Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu açıklaması önemli.

Maalesef Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğu için aday olmaması gerektiği sözleri sadece sağ partilerden gelmedi. Bazı solcular da toplumun Alevi bir adaya oy vermeyeceği önyargısını yeniden üreten açıklamalar yaptı. Oysa solun tam da yok sayılan kimliklerin temsilini destekliyor olması gerekiyor.

Elbette, Kılıçdaroğlu bir düzen politikacısı. Alevi olduğunu söylemesi, Kürtlere ayrımcılık uygulandığını kabul etmesi düzen politikacısı niteliğini değiştirmiyor ancak iktidar blokunun aşırı milliyetçi, otoriter, baskıcı politikasından farklı bir politika izleyeceği vaadini veriyor. Tam da bu yüzden Kılıçdaroğlu’nun videoları sempati topladı. Keşke yıllardır mecliste Ermeni halkını ve sosyalistleri mükemmel bir şekilde temsil eden Garo Paylan da Yeşil Sol Parti adayı olsaydı da, “Ermeni” başlıklı bir video da izleyebilseydik.

Biz oylarımızı Yeşil Sol Parti’ye ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Kılıçdaroğlu’na vereceğiz. Bir Alevinin cumhurbaşkanı seçilmesini asla önemsiz göremeyiz ancak Kılıçdaroğlu’nun kendisinden de daha sağda ittifak ortakları olduğunu, faşist hareketin içinden çıkan İYİP’in Millet İttifakı’nın parçası olduğunu, göçmenlere karşı ayrımcı sözlerini, neoliberalizmini ve milliyetçiliğini asla unutturmayacağız. Bu yüzden DSİP’in seçim bildirisinde de söylediğimiz gibi: “Oyumuz da uyarılarımız da Kılıçdaroğlu’na.”

Can Irmak Özinanır

Bültene kayıt ol