Mısır’da askerler tarafından devrilen cumhurbaşkanı Mursi hakkında idam kararı verildi. Bu karar, darbelerin ne kadar vahim bir şiddet aracı olduğunu net bir şekilde gösteriyor.
Askeri darbelere karşı olanlar, Mursi hakkındaki idam kararına da karşıdır. Bizler Mursi’nin idam kararına karşı olmakla kalmıyoruz. Mursi derhal serbest bırakılmalı ve darbeci generaller demokrasiye ve insanlığa karşı suçlardan derhal yargılanmalıdır.
Mursi’nin idamını engellemek için uluslararası bir kampanyaya ihtiyacımız var. Her ülkenin içinde emekçiler, sosyalistler ve demokratlar aynı taleple bu idamı engellemek ve idam kararı verenlerin yargılanmasını sağlamak için eş zamanlı bir kampanyaya başlamalıdır.
Bu kampanyayı yapmak için ne Mursici ne de Müslüman Kardeşler aktivisti olmak gerekir.
Bu kampanyayı yapmak için, Mursi’nin siyasi görüşlerine zerre kadar taviz vermek de gerekmez.
Bu kampanyayı yapmak için sadece ama sadece demokrat olmak yeter, sosyalist olmaya da gerek yok.
Biliyoruz, Mısır devriminin hızı, Mübarek’in devrilmesinden sonra yavaşladı ve Mısır’da tüm süreç serbest seçimlere indirgendi. Seçimlerde halkın oylarının büyük çoğunluğuyla Mursi seçildi. Fakat Mursi seçilir seçilmez, eski rejimin kudretli generalleriyle işbirliği yaptı. Tahrir Meydanı’nda kitlelerin özgürlükleri kendi elleriyle, kendi mücadeleleriyle şekillendirmesine mesafe koydu. Demokrasinin milyonlarca insanın aşağıdan mücadelesiyle gelişebileceği ve garanti altına alınabileceği fikrine yabancı olan Mursi ve Müslüman Kardeşler, demokrasi rüzgarını frenledi. Bir devrim döneminde demokrasi ya sınırsız bir şekilde gelişir ya da demokrasinin gelişmesi frenlendiğinde devrilen güçler yeniden devreye girer. Bu sefer daha öfkeli, daha kararlı ve intikam naralarıyla üstelik.
Mursi’nin demokrasiyi başkanlık makamına indirgemesi, devrilen güçlerin bazı kesimleriyle işbirliğine girmesi, Tahrir Meydanı’nın özgürlük taleplerine arkasını dönmesi, darbeciler açısından bulunmaz bir fırsat yarattı. Ama sürecin böyle gelişmiş olması da Mursi’nin idamına karşı sessiz kalmaya gerekçe olamaz.
Mursi’nin idamına hayır! İdam kararı verenler derhal yargılanmalı ve darbeciler en ağır cezayı almalı.
Fakat, Mısır’daki gelişmeler Türkiye’de çok garip bir şekilde tartışılıyor. Mursi’ye idam kararı verildiği günden beri, tıpkı Gezi’nin hemen ardından olduğu gibi hükümetin bazı borazanları, yine, muhalefetin Sisi arayışında olduğunu söylemeye başladı.
El insaf!
Erdoğan ve Davutoğlu, AKP mitinglerinde, Mursi’den yola çıkarak önlerine geleni Sisi olmakla, darbeci olmakla suçluyorlar.
Bazı köşe yazarları, muhalefetin Türk usulü bir Sisi’yi ha buldu ha bulacak aşamada olduğunu yazıp çiziyorlar.
Utanmazlığın bu kadarına pes!
Hükümete hatırlatma: Sisi’nizi birilerinin bulmasına gerek yok. Türkiye’deki tüm Sisi adaylarını, Ergenekon ve Balyoz davalarının altını boşaltırken siz serbest bıraktınız.
Sisigiller, Türkiye’de ellerini kollarını sallayarak geziniyor. Neden? Nedeni çok basit: Yolsuzluklarınızı aklamak için “Milli ordumuza kumpas kuruldu” demeye ihtiyacınız vardı. Milli ordunuz meleklerden oluşmuş ve Ergenekoncular ve Balyozcular memleketin en iyi eğitimli, en parlak, en masum insanlarıymış da bir kumpas nedeniyle hapse tıkılmışlar gibi demokrasi açısından rezil bir propagandayla hepsini serbest bıraktınız.
Türkiye’de Sisi’nin nerede olduğunu aryorsanız, çok uzağa bakmayın. Size yardımcı olalım. Sebest bıraktığınız Ergenekoncular listesine bakın, serbest bıraktığınız Balyozcular listesine bakın, karşılarında “kandırılmışız” diye af dilediğiniz milli ordunuzun yönetim kademelerine ve hayatları rahatsız olmakla geçen genç subaylar arasındak kemalist dimağlara bakın.
Sisi, oralarda bir yerde.
Şenol Karakaş