Altılı Masa'nın vizyonu, emekçilerin ve ezilenlerin beklentileri: Yetersiz ama olumlu

29.11.2022 - 09:17
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Seçimlere yedi ay kala, Altılı Masa 'güçlendirilmiş parlamenter rejime' geçiş için bir anayasa taslağı ile halkın karşısına çıktı.

Türkiye'yi bir şirket gibi yönetmeyi esas alan başkanlık rejimi öylesine büyük sorunlara neden oldu ki  asgari demokratlıkta birleşen geniş kesimler için Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin kısıtlanması, meclisin çoğulcu bir yapıyla güçlendirilmesi, yargıdaki siyasallaşmanın önüne geçilmesine yönelik adımlar itiraz götürmez şeyler.

Yüksek yargı, YÖK, RTÜK ve bir dizi kurumun yapısının demokratikleşmesi gibi düşünce ve ifade özgürlüğü, temel yurttaşlık haklarını uygulayacaklarını söyleyen Altılı Masa'nın 85 maddelik taslağı Türk tipi başkanlık rejimine, 12 Eylül darbesi anayasasına geri dönmeden son vermeyi vaat ediyor.

Demokratikleşme

Kapitalist düzen altında hakları ve kurtuluşları için mücadele edenler için en uygun rejim demokratik cumhuriyettir. Otoriter rejimin son bulması, mücadeleleri bastırılan emekçi sınıflar için nefes alacak bir ortam yaratacaktır. Fakat düzenin demokratikleşmesi salt bir dizi hukuki düzenleme ile gerçekleşemez. 

Söz konusu bir anayasa değişikliği olacaksa bu anadilde eğitim hakkının tanınması, LGBTİ+'ların eşit yurttaş olarak kabul edilmesi, Cemevlerinin ibadethane statüsünün güvence altına alınması, kadınların giyim kuşamlarına devletin karışmaması ve cinsiyetçi şiddete karşı seferberlik ilanı gibi demokratik taleplerin savunulmasından geçer. Bu talepler, iktidar bloku tarafından 'değiştirilmez' konulan anayasanın ilk dört maddesi değiştirildiği takdirde hayata geçirilebilir. Altılı Masa'nın milliyetçi ve sağcı aktörleri böyle bir girişime baştan itiraz edeceklerdir.

Altılı Masa ise Kürt sorunu başta olmak üzere acil çözüm bekleyen büyük sorunlara değinmeden salt bir yönetim biçimi öneriyor.

Vaadin gerçekleşmesi HDP'ye bağlı

Öte yandan bu anayasa değişikliğinin yapılabilmesi için önce Altılı Masa'nın seçimleri kazanması, ardından anayasa değişikliği için gereken meclis çoğunluğu olan 360 milletvekilinin desteğini sağlaması gerekiyor. 

Parlamenter muhalefet, seçim sonrası, kendisi iktidar olabildiği takdirde yapabileceği bir değişiklik için oy istiyor. Fakat Altılı Masa'nın gerek ikili seçimi kazanması, gerekse meclis çoğunluğunu elde etmesi için HDP'nin destek vermesi gerekiyor. Onlar ise HDP'den fersah fersah uzak durmaya çalışıyor.

Altılı Masa'nın yetmezliği

Her kimlikten işçiler ve emekçiler için temel gündem, kuşkusuz hayat pahalılığı karşısında eriyen ücretlerle çekilmez hale gelen geçim sıkıntısı, sağlık ve eğitimde yaşanan devasa sorunlar, bir avuç zenginliğine zenginlik katarken kendilerinin açlık ve işsizlikle sınanmasıdır. 

Hayatın penceresinden bakıldığında Altılı Masa'nın vizyonu, emekçilerin ve ezilenlerin acil taleplerini, bu talepleri kazanmak için siyasi mücadele davetini taşımıyor. Özgürlükleri sadece bireysel haklar alanına indirgiyor ve kolektif haklar alanına dair hiçbir şey söylemiyor. Vatandaşlık tanımında “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” gibi tanımlarda, sanki bu tanımlar cumhuriyet tarihindeki tüm ezilmişliklerin kavramsal çerçevesini oluşturmuyormuş gibi ısrar edilmiş. Fakat Seçim barajının yüzde 3’e düşürülmesi, yurtdışı seçmenin doğrudan temsilinin sağlanacak olması ile milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının, parti kapatma davası açılmasının, kayyım atanmasının zorlaştırılması gibi önerilerle YÖK’ün kaldırılması, kadına yönelik şiddet, istismar gibi suçların ve yolsuzluk suçlarını işleyenlerin affa uğramış olsalar bile milletvekili adayı olmasının engellenmesi ve milletvekili seçimlerinde yüzde 1 oy alan partilere seçim yardımı yapılması gibi bir dizi olumlu anayasa değişiklik önerisi var. 

Fakat bir yandan da 2018 öncesine, yani Türk usulü başkanlık rejimine dönüşten başka hiçbir olumluluk içermeyen düzenlemeler var. Örneğin konuyla ilgili başlayan tartışmalarda ifade edildiği gibi düşünceyi açıklama hürriyetini kısıtlamak için kullanılan 26. maddeyi metinden çıkartan 6’lı Masa teklifinde anayasanın 25. maddesine aynen kopyalayıp koymuş. Bu da milli güvenlik gerekçesiyle herkesin keyfi bir şekilde hapse atılabildiği bir maddenin korunması anlamına geliyor.

Yine bir başka örnek ise Madde 34’te toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkıyla ilgili düzenlemede, “kimseden izin almadan açıklama yapma hakkı” yine milli güvenlik gerekçesiyle engellenebilir. Son yıllardaki tüm grev yasaklamalarının arkasında bu gerekçe var.

Aşırı sağcı iktidar blokunun oluşturduğu ceberut yönetim düzenine yetersiz, beklentileri karşılamaktan uzak da olsa meydan okuması anlamında olumlu bir çerçeve olarak bakmak gerekiyor değişiklik paketi önerisine. Fakat Cumhurbaşkanının görev süresinin tek seferliğine 7 yıl yapılması, cumhurbaşkanı ve bakanların iktidar gücünü kolektif bir şekilde paylaşmaları gibi düzenleme demokrasinin garantisi değildir. 

Demokrasinin garantisi ezilenlerin her düzeydeki özgürlüklerinin tanınmasındadır.

Süper ve garip başkanlık rejimine meydan okuması açısından olumlu ama demokratik bir değişimi sağlama alma açısından yetersiz, yer yer de hatalı olan bir değişiklik paketiyle karşı karşıyayız.

Volkan Akyıldırım

Bültene kayıt ol