Sosyalizm adına keskin vaazlar veren bazıları, “kimlik mücadelesi” diyerek soykırıma uğratılan ve ezilen halkların mücadelesini küçümsüyor. “Sınıfsal mücadele” diyerek işçi sınıfının sadece ekonomik mücadeleyle ilgilenmesini ve politik mücadele için kendilerine destek vermesini istiyorlar. Bu görüşler, marksizme kökten karşı, bugün çürümüş olan sosyal-demokrasinin başlatıcılarından biri olan Kautsky’e aittir.
Kendisi dışındaki ezilenlerin farkına varmadan, onların taleplerine sahip çıkmadan, işçi sınıfı devrimci bir sınıf olamaz. Toplumda tuttuğu yeri ve her şeyi kökten kolektif bir şekilde değiştirme fırsatı veren üretimden gelen gücünü kavraması, işyerinin dışına bakıp kapitalist toplumdaki sınıf tahakkümü ve ezme-ezilme ilişkileri görmesinden geçer.
1915 Ermeni soykırımını, 1937-38 Dersim katliamını, bu topraklarda Ermenilerin, Süryanilerin, Rumların, Yahudilerin, Kızılbaşların, Kürtlerin ve tüm ezilen grupların bugüne uzanan adalet mücadelelerini kavrayıp onlardan yana tutum almadan, Türkiye işçi sınıfı devrim için mücadeleye atılamaz.
Kapitalistlerin hegemonyasının harcı olan ezen ulus Türk milliyetçiliği emekçilere hakim olduğu sürece mücadele yükselemez. Milliyetçilik, ırkçılık, mezhepçilik, Yahudi ve Hristiyan düşmanlığı, laik-dindar saflaşmaları Türkiye işçi sınıfını bölmektedir. Bölünen bir işçi hareketi, sermayeye karşı koyamaz. Reformistlerin “kimlik mücadelesi” dedikleri, sınıf mücadelesinin ta kendisidir.
Gasp eden devlete, aç gözlü bir kapitaliste karşı direnen Kamp Armen’de Tuzla tersanelerinde ve deri imalathanelerinde çalışan Kürt işçiler nöbet tutuyor. Kartal’dan her halktan eğitim emekçileri toplanıp geliyor. Hepsi sendikalı. Tuzla ve çevresinde sendikası olmayan Kürt inşaat işçileri, Ermeni halkının adalet mücadelesine destek oluyor. Gündüz işe gittiklerinde Kamp Armeni’i anlatıp tersanede iş güvenliği, okullarda insanca yaşayacak ücret ve demokratik eğitim, deri tabakhanelerinde işlerini kaybetmemek için mücadele ediyorlar.
Son iki yılda şantiyelerden, madenlerden, fabrikalardan feryatlar ve mücadele sesleri yükseliyor. Gezi Parkı direnişinin özgürlük çığlığını izleyerek mücadeleye atılılıyorlar. Barış süreci başladığı, 1915 Ermeni Soykırımı hakkında tabular yıkıldığı, Dersim’in ve devletin işlediği tüm insanlık suçlarının hesabı sorulduğu için artık kendine güvenip ayağa kalkan bir işçi sınıfı var.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)