CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Nisan 2019’da katıldığı bir törende linç girişimine maruz kalmıştı. Osman Sarıgün isimli şahıs Kılıçdaroğlu’na yumruk atmıştı. Bu saldırıyla ilgili davada karar çıktı.
Ağır cezalık bir dava
Kılıçdaroğlu’nun avukatlarından Celal Çelik linç girişiminin adam öldürmeye teşebbüs niteliğinde olduğunun altını çizerek şu açıklamayı yaptı:
“Olayın vahameti azaltılmaya çalışılmış, bize göre hukuksal olmayan değerlendirmeler sonucunda davanın mahkemenizde gördürülmesi sağlanmıştır. Ancak ister savcılığın ister hakimliğinizin hangi güdülerle olursa olsun yapmış olduğu değerlendirmenin bizim açımızdan hükmü yoktur. Olay Sayın Genel Başkanımıza yönelik gerçekleştirilmiş, linç faaliyeti kapsamlı öldürmeye yönelik bir eylemdir.”
Bu yüzden CHP’nin avukatları en başından beri toplu linç girişiminin asliye ceza değil ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasını talep etti. Talebin haklılığı saldırı günü yaşananlar hatırlandığında daha net görülüyor. Kılıçdaroğlu bir eve sığınmak zorunda kalmıştı. Özel harekat polisi ve bizzat Hulusi Akar’ın çabalarıyla bir facia önlenebilmiş, Kılıçdaroğlu evden çıkartılabilmişti.
Yumruk atan yumruk atmaya devam edecek
Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün “Kamu görevlisini basit yaralama”, “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve “Suç işlemeye alenen tahrik” suçlarından toplam 5 yıl hapis cezası aldı.
Fakat yumruk atan saldırganın yaralama ve hakaret suçlarından aldığı cezalarda hükmün açıklanmasının geri bıraktırılmasıyla denetimli serbestlikten faydalanarak cezaevine girmemesi sağlandı. “Suç işlemeye alenen tahrik” suçundan 2 yıl 6 ay ceza alan saldırgan İnfaz Yasası kapsamında hemen hiç hapse girmeden elini kolunu sallayarak özgürce gezebilecek.
“Yaralama” değil linç girişimi
Kılıçdaroğlu’na yönelen saldırı bir linç girişimiydi. Olayların kontrolden çıkması işten bile değildi. Bu girişimde başrol oynayanlar hemen hiç hapse girmeden serbestçe dolaşabilecek. Saldırgan olduğu, yumruk attığı, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evi kuşattığı bilinen tipler serbest gezebilecek! Bu, muhalefet partisi liderlerine canınız çektiği gibi saldırın mesajı veren bir mahkeme kararıdır.
Gezi eylemlerinin yıldönümü sırasında fotoğraf çekmek isteyen gazeteciler yaka paça gözaltına alınırken, linç girişimi örgütleyenler serbest kalıyor. Yurtdışından duruşmalara katılmak için Türkiye’ye gelen Çiğdem Mater gibi isimler hiçbir delil olmadan suçlanıp, kaçma şüphesi var diyerek tutuklanırken, ana muhalefet liderinin genel başkanını linç etmeye çalışanlar aramızda dolaşıyor.
Mesaj net!
Saldırganı hemen olayın arkasından ziyaret eden AKP’liler vardı, ellerinden öperken fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşmışlardı. Bu karar, bu kişilerin ruh halinin ifadesi olarak görülmelidir.
Aynı zamanda, bu karar, Gezi direnişinin yıldönümü sırasında iktidar cenahından halka savrulan ağır hakaretlerle de uyumludur. Devletin tepesinden tüm halka yayılan hakaret dolu konuşmalar, bu siyasi iktidarın kendi tabanının en sağ en sığ kesimine seslenmekten başka bir enstrümanının olmadığını gösteriyor. Ellerinde yoğunlaşmış bir kin kalmış durumda, anlatacak hikayeleri bitmiş. Milyonlarca insana açıkça küfür edilme aşamasına geçildi.
İktidarın bu tek başına kutuplaştırıcı olduğu söylenerek açıklanamayacak propagandasının kimin işine yarayıp yaramayacağını, öfkesi biriken ezilenlerin mücadelesinin ne ölçüde birleşik bir şekilde sürdürülüp sürdürülemeyeceği belirleyecek.
Şenol Karakaş