Evet. Seçimler bütünüyle ayağa düştü. Her seçimde bel altı vuruşlar olur, seviyesizlik dillere destan hâline gelir, seks kasetleri her yeri kaplar, bu kasetler nedeniyle genel başkanlar ve milletvekili adaylarının siyasi kariyerleri sonlanır.
Her seçimde, seçim meydanlarında atıp tutan, küfür eden siyasilere rastlarız.
Ama bu sefer başka bir şey oluyor.
Bu sefer, düzey diye bir şey kalmamıştır, düzey ölmüşür.
Lenin parlamentoya burjuvazinin ahırı derken, Türkiye’de 7 Haziran seçimleri öncesi siyasilerin ve medyanın rezilliklerini görse, ahırlara hakaret ettiğini düşünürdü muhtemelen.
Özellkle Erdoğan, AKP ve bu ikisinin canı gönülden amigoluğunu yapan medyanın iltihabı patlamış gibi ortalık. Son olarak Akşam gazetesi, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı karalamak için domuz pastırması “argümanını” öne çıkarttı. Akşam gazetesi manşete çıkarttığı haberde şunları yazdı: “Seçim vaatlerinde Diyanet’i kaldıracağını söyleyen Demirtaş'ın 2014'te Köln’de domuz pastırması yiyerek aynı fetvayı verdiği ortaya çıktı.”
Akşam gazetesi, bekçiliğini yaptığı Erdoğan’ın bu seçimlerde özel olarak öne çıkarttığı politik takiğini gayet iyi kavramış durumda. Erdoğan, elinde Kur’an, seçim meydanlarında nutuk atıyor. Din kozunu oynuyor, HDP ve Demirtaş’ın dini değerlere karşı olduğunu anlatarak, seçmen kitlesinin en geri kesimlerinin en geri yanlarını okşayarak AKP oylarının, özellikle Kürt oylarının AKP tabanında birleşik kalmasını sağlamaya çalışıyor. Bir gazetenin görevi “beyefendilerinin” politik taktiklerini güçlendirmekten başka ne olabilir ki diye düşünenler tarafından çıkartıldığı çok açık olan Akşam gazetesi de görevini yerine getiriyor.
Bile isteye nefret suçu işliyorlar. Bile isteye Demirtaş’ı nefret suçlarının hedef tahtasına yerleştiriyorlar.
“Domuz eti yemek”, akıllarınca, bir insanı günahkâr kulların en günahkârı yapar. Bu manşetten sonra insanların camilerde ve kahvelerde, “Gördünüz mü, Demirtaş domuz eti yiyormuş” diye dedikodu yapmaya başlayacağını, “Madem domuz eti yiyormuş, ben o zaman domuz eti yemeyen, daha ziyade tavuk eti yiyen adaylara sahip olan AKP’ye oy vereceğim” demesi gerektiğini sanıyorlar.
Yanılıyorlar! Domuz eti yemenin kul hakkı yemekten daha tehlikeli, daha yanlış olduğunu düşünen, birkaç mezcup dışında kimse kalmadı memlekette.
“Paraları sıfırla” diyenlerin ahlakını belirleyen, “bakara, makara” diye dalga geçenleri şımarıklaştıran; yolsuzluk yapanların, rüşvet olarak pahalı saatler alanların, Ergenekoncularla uzlaşanların, darbeci Evren’i devlet töreniyle gömmeye karar verenlerin, çözüm sürecini siyasi hırsları için bozanların sahtekâr karakterlerini oluşturan şey, hangi hayvanın etini yedikleri ya da vejetaryen olup olmadıkları değil.
Bunların siyasi karakterleri burjuvaca. İki yüzlü. İki oy için barış sürecini askıya alacak kadar utanmaz bunlar.
Ve, Demirtaş’ın siyasi bir figür olarak parlamasından o kadar korkuyorlar ki, domuz eti pastırmasından başka sığınacak bir limanları kalmamış durumda.
Tehlikeli olan, HDP’ye karşı bu nefret söyleminin, sokakta HDP stant ve binalarına saldırıya dönüşmesi. Tehlikeli olan, AKP’nin, Erdoğan’ın ve gazete kağıdına basıldığı için gazete olduğunu düşünmemiz istenen kağıt parçalarının toplumu din etrafından kutuplaştırmaya çalışmaları.
Bu seviyesizliği de yenmek, siyasi alanda çaresiz kılmak için, toplumu dindar-dindar olmayan şeklide bölmeye çalışanları geriletmek için 7 Haziran’da oylarımız HDP’ye!
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)