Başkanlık rejiminin adaletsiz bakanları

01.02.2022 - 16:44
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Abdülhamit Gül'ün Adalet Bakanlığı'ndan gidişi, yerine Bekir Bozdağ'ın yeniden aynı koltuğa oturtuluşu bir dizi tartışma yarattı.

Muhaliflerin bir kesimi Abdülhamit Gül'ün aslında demokrat olduğunu, Soylu gibi figürlerden uzakta hatta zıt karakterde olduğunu söylemeye başladı. 

Gül'ün gidişi yerine Bekir Bozdağ'ın getirilişi, Adalet Bakanlığı ve kabinenin "şahinleştirilen" karakteri yolunda bir adım olarak yorumlandı.

Bu yaklaşımdaki başlıca hata, Türk tipi başkanlık rejiminde ekonomiden yargıya, baskıdan adaletsizliğe verilen tüm kararların merkezinde tek bir kişinin, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olduğunun görmezden gelinmesi.

Gül ve Bozdağ'ın kariyerinde kesişen yollar

Erdoğan, 2015'te başkanlık rejimine geçişi savunurken "Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir" demişti.

Aynı dönemde "eski” AKP'li kadroları tasfiye etti, tamamen kendine bağlı/dediklerine yerine getirecek kadrolardan oluşan "yeni” AKP’li kadrolarla partiyi kendine göre dizayn etti.

Bu dönem çözüm sürecinin bitirildiği, HDP'nin başarısı ve AKP'nin mecliste çoğunluğu kaybetmesiyle sonuçlanan seçimlerin - büyük bir şiddet dalgasının ardından tekrar ettirilerek - AKP'nin yeniden çoğunluk olduğu dönemdir.

2012 sonrası Ergenekon/Balyoz davalarında temsilini bulan rejimin eski bekçilerine yakınlaşan Erdoğan, 2015 seçimlerinin ardından MHP ve temsil ettiği devlet güçleriyle ittifak kurdu: "Yerli-milli ittifakı."

Abdülhamit Gül, 2012'de AKP'ye karşı demokrat Müslümanların muhalefet partisi HAS Parti'yi tasfiye edip, Numan Kurtuluş ile birlikte AKP'ye katıldı. Kendisi Milli Görüş geleneğinden gelen, 28 Şubat darbesine karşı mücadele etmiş, İslami STK'larda yer almış demokrat diye bilinen biriydi.

AKP'ye katılır katılmaz milletvekili yapıldı. 2014-2015'te AKP Genel Başkan Yardımcısı, 2015-2017 arası AKP Genel Sekteri oldu. 

Erdoğan'ın Davutoğlu ve eski AKP kadrolarını tasfiye edip, muhafazakâr sağcı çizgiden aşırı sağcı çizgiye geçtiği, parti aygıtını başkanlık rejimine göre dizayn ettiği dönem, Abdülhamit Gül'ün muktedirler katında yerini aldığı dönemdir.

OHAL'den bugüne adaletsizlik

Fakat asıl kariyeri 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından 20 Temmuz'da AKP iktidarı tarafından ilan edilen OHAL  günlerinden, istifa ettiği düne kadar oynadığı roldedir.

Bu rolü, OHAL'in 1. yılında yani 2017'de Adalet Bakanlığı'nı bırakan Bekir Bozdağ'dan devralmıştır.

Çözüm sürecindeki AKP hükümetinde yer alan, fazlasıyla yıpranmış olan, 2018'de Kürt kökeni sebebiyle Bahçeli tarafından hedef alınacak olan Bekir Bozdağ ise tarihte ilk kez AKP üyeleri, vekilleri ve meclis grubunu ayağa kaldırıp Erdoğan'ı alkışlatmış birisi.

Gül ve Bozdağ'ın ortak yanı, yargının siyasallaştırılması, 15 Temmuz darbesi sonrası tüm rejim muhaliflerine açılan linç kampanyasının yürütücüleri olmaları, elbette Erdoğan'ın her dediğini yapmaları. Darbeyle ilgisi olmayan yüz binlerce kişinin hayatını karartmaları. Bunu yaparken faşistler ve ulusalcılarla kol kola hareket etmeleri. 

Ortak kariyerlerinin geliştiği dönem, Türkiye tarihinde en fazla tutuklamanın yapıldığı, hapishanelerin doluluk rekorları kırdığı ve yeni hapishanelerin hızla yapıldığı baskıcı-otoriter dönemdir. Aynı dönem takım elbise giyerek mahkemeye çıkan katillere, kadın cinayetleri davalarında indirimler yapıldığı dönemdir.

Hapishanelerde işkencelerin ayyuka çıktığı, mahkemelerin art arda mazlumları suçlu bulup, muktedirleri kurtardığı bir kariyeri bırakıp giden Gül'ün yerine Bozdağ'ın gelmesi yeni bir durum değil.

Gül ve Bozdağ gibi Süleyman Soylu'nun da Erdoğan'dan bağımsız bir rolü olmadığı ise Trabzon mitingindeki çocuk istismarında görüldü. 

Sonuç

Türkiye'yi anonim şirket olarak gören Erdoğan ve AKP, egemen sınıfların ve devlet içindeki fraksiyonların arasında koalisyonlar kurarak iktidarını sürdürüyor. Ne Gül ne Bozdağ ne de Soylu'nun icraatları Erdoğan'dan ayrı ya da bağımsızdır; Türkiye bir şirket gibi yönetiliyorsa kolayca görevden alınıp göreve getirilen müdürlerdir. 

Bitmek bilmez sorunların ve istikrarsızlığın kaynağı, Türk tipi başkanlık rejiminin ta kendisi.

Volkan Akyıldırım

Bültene kayıt ol