Kırklar Dağı: Sürekli kanatılmak istenen Kürt hafızası

11.01.2022 - 10:52
Hakan Tahmaz
Haberi paylaş

Diyarbakır’ın türkülere ve efsanelere konu olmuş, Dicle nehri kıyısındaki Kırklar Dağı yine gündemde. Bugünlerde MHP lideri Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı yapılmak istenmesiyle tartışmalara ve tepkilere konu olan Kırklar Dağı, tam 12 yıl önce de imara açılması nedeniyle gündemdeydi.

2010 yılın son günü dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının onayı ve Sur Belediye Başkanının ruhsat vermesi üzerine 370 dönüm arazi üzerine 720 lüks konut yapılmaya başlanmıştı.

Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi ve Ekoloji Platformunun doğal ve tarihi çevrenin tahrip edilmesine karşı başlattığı mücadele ve davalar sonucu imar planı iptal edildi.

Hatırlanacağı üzere 2014 yerel seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen ve 2016 yılında yerine kayyım atan Gültan Kışanak, seçilmesinden kısa bir süre sonra bu konuda bir önceki dönemde yerel yöneticilerin yanlış yaptığını açıkladı. Dönemin bazı bürokratlarını görevden alarak Diyarbakırlılardan özür diledi. 

Nitekim 15 katlı 600 lüks konutun yapımı engellendi, 17 Aralık 2017’de, Gültan Kışanak’ın yerine atanan kayyım, yapımı tamamlanan 4 bloktaki 80 konutu yıktı.

Bu süreçte dikkat çeken konulardan biri de Kırklar Dağı’na konutları yapacak olan şirket oldu. 27 Şubat 2010 tarihinde Anadolu Aslanı, 3 Eylül 2010 tarihinde Kırklar Dağı Turizmi isimli iki ayrı şirket kuruluyor. Lüks binaların büyük kısmına Ankara’da yaşayan bürokratların ve emekli askerlerin talip olması gibi, her iki şirketin başında da emekli hava pilot Yarbay Ufuk Eser Subaşı’nın olması bir tesadüf olmasa gerek.

Neyse ki, büyük bir doğa yıkımı, kırımı Diyarbakırlıların dirençleriyle önlenmiş oldu. Son günlerde Kırklar Dağı, Diyarbakırlıların öfkelerini köpürtecek, yaralarını derinleştirecek başka türlü, yeni bir girişimle gündemde.

Türklük halleri

Büyükşehir Belediyesi kayyımı Vali Münir Karaloğlu ve Orman İşletme İl Müdürü Metin Eratilla tarafından Kırklar Dağı’nda “Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı” için 210 dönüm arazi tahsis edilmiş. Bölge basınında yer alan haberlere göre etrafı surla çevrilecek alana dikilecek 10 bin fidanın her birine bölgede çatışmada ölen askerlerin isimleri verilecekmiş.

MHP’nin ve lideri Devlet Bahçeli’nin Diyarbakırlıların ezici büyük bir çoğunluğu için, Kürtler ve bölgede yaşayan diğer azınlıklar için ne anlam ifade ettiği, neyi hatırlattığı, çağrıştırdığı çok açık ve net. Hatırlatmaya, konuşmaya, tartışmaya gerek yok.

Türkiye’nin barış ve çözüm fikrinden en fazla uzak düştüğü bir süreçte ve siyasal ortamda, bu girişimin gerçekleşmesi yıllardır kanayan Kürt hafızasının akut hal almasına yol açabilecek bir gelişme olabilir.

Bu girişim, Kırklar Dağı’nın veya Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı’nın sözü her geçtiğinde Diyarbakırlılara 40 yılda yaşatılanları unutturmamak için yapılan çalışma olabilir.

Duvarlara üç hilal yazan, ev baskınlarında bozkurt işareti yapan, bebekleri gece yarısı uykularından silah sesiyle veya süngü ucuyla uyandıran, sokağında oynayan çocuğu tank paletleriyle öldüren güvenlik görevlilerini, öldürün talimatı verenleri zihinlere kazıma çabasıdır.

Ama hepsinde öte, devletin gücünü gösterme, otoritesini kanıtlamanın bir aracıdır bu hatıra ormanı.  Türk devleti geleneğine çok ta uygundur. 21. Yüzyıl Türkiye’sinde okullarına, sokaklarına, caddelerine Topal Osman’ın, İttihat ve Terakki lideri Talat Paşa’nın, darbeci Kenan Evren’in isimi verenlerin ve kanlı geçmişleriyle öğünenlerin, Kırklar Dağı’nda “Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı” kurmak istemeleri  çok  doğal.  Bir anlamda tarih felakete uğrayanlar hakkında değil, felaketi yaşatanlar hakkında yazılmak isteniyor. Zamanlaması da çok şey anlatıyor.

Bu eski tarz kudretli devlet gösterileri, Kürt uyanışının ulaştığı boyut göz önüne alındığında, artık eski tarz bir sonuç üretmiyor. Korku yaratma, sindirme, hafızaları formatlama çabaları, girişimleri son yıllarda sık sık akamete uğruyor. Devlet Kürtlere sokakları dar etti, ama Kürtler de seçimlerde devlet ahalisinin korkulu rüyası olmayı ısrarla sürdürüyorlar. Kürtler korku duvarını aşalı çok oldu. 

Bu, Kürt meselesinde Türkiye’nin sürüklendiği yere işaret ediyor. Bu, paslanmış silahla Kürt avına çıkmak gibi bir şey. Diyarbakır, Kürt hakları karşıtlığı ile bezeli Türk milletçiliğini yaygınlaştırma, kökleştirme arayışının en son adresi dahi olamaz. Diyarbakır, Bahçeli’nin zehirli Türk milliyetçisi dilini kabul etmez. Bu girişim sadece farklı inançlara, dillere, kültürlere ev sahipliği yapmış Kırklar Dağı’na sürülen siyasi bir leke olur. Bu leke,  muktedirlerin barış ve eşit, özgür bir arada yaşam iradesinden yoksun olduklarının nişanesi olacaktır.

Hakan Tahmaz

Bültene kayıt ol