Dünyada her dokuz kişiden biri açlıkla mücadele ediyor. Başı neoliberalizmin acımasızlıkla uygulandığı Afrika çekiyor. Onu Asya izliyor.
Hollanda, dünyanın sekizinci en büyük ekonomisi. Ancak anneler bebeklerine mama bulamıyor. Sert tartışmalar ve kavgalar yaşanıyor. Çünkü mamalar, Çinli tüccarlar tarafından toptan alınıp götürülüyor.
Çin, dünyanın en büyük ekonomisi. Çinli ebeveynler, bebek mamalarını marketlerden değil yasadışı yollardan alıyor. Çünkü Çin’de üretilen mamalara melamin karışmış, en az 6 bebek ölmüş, 300 bini hastalanmıştı. Bu yüzden Avrupa’da üretilen mamaları istiyorlar.
Hollandalı anneler marketlere saldırırken, dev küresel şirketlerin hakim olduğu gıda pazarında fiyatlar rekor üstüne rekor kırıyor. Buğday ve mısır başta olmak üzere temel gıda fiyatları tırmanıyor. Buna karşılık yılda 1.3 milyar ton yiyecek çöpe atılıyor.
Neoliberalizmin bayrağının dalgalandığı bu en büyük ekonomilerde piyasa her şeyi çözmediği gibi, bebek mamasına parayla erişimi bile sağlayamıyor.
Devlet kapitalizmini sosyalizm diye pazarlayan stalinizmin korkunç mirası, ekonomiyi planlama fikrinin de rafa kaldırılmasına neden oldu.
SSCB ve Doğu Bloku’nda neyin, ne kadar üretileceğine, kime ne kadar dağıtılacağını bürokratlar karar veriyordu. Ekonomik plan, israfı ortadan kaldırmak, üretilen zenginliği eşit bir şekilde paylaştırmak için değil; Rusya’yı diğer kapitalist devletlerle olan rekabetinde üstün kılmak ve hızlı sermaye birikimi için yapılmıştı. O planların hiçbirisi hayata geçmediği gibi, SSCB ekonomisini de yerel plan değil dünya pazarında rekabet belirledi.
Piyasa ekonomisi küçük bir azınlık dışında milyarların yaşam koşullarını iyileştirmezken, şirket egemenliği iklimi değiştirip büyük yokoluşu hazırlarken, insanı ve doğayı koruyacak tek yol sosyalizmin ekonomik önerisi olan planlı ekonomidir.
İnsanlığın geleceği, piyasa ekonomisinin insafına bırakılamaz. Üreticilerin doğrudan iktidarında neyin, ne kadar üretilip nasıl paylaşılacağı yine üreticiler tarafından planlamalı. Bu plan bir azınlığı zengin etmek içindeğil herkes için bolluğu yaratmalı. Emekçilerin yaptığı ve denetlediği, yenilenebilir enerjiye dayalı planlı ekonomi, tok ve özgür bir geleceğin temeli olacak.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)