Donald Rumsfeld'den kurtulduk

17.07.2021 - 13:39
Alex Callinicos
Haberi paylaş

"Donald Rumsfeld asla kaybetmez." James Mann, George W. Bush'un savaş kabinesini anlattığı Vulcanların Yükselişi adlı kitabında, bunu "Cumhuriyetçiler arasında on yıllardır sessizce dolaşan eski bir halk inanışı" olarak niteliyor. 

Geçtiğimiz günlerde ölen Rumsfeld, 1960'ların sonundaki başkan Richard Nixon'ın yardımcısı olarak göreve gelmişti. Nixon'ın konuşmalarının kaydedildiği Watergate kasetlerinden, Nixon ve hırslı yardımcıları John Ehrlichman ve HR Haldeman'ın Rumsfeld'i ihtiraslı, güvenilmez ve açıkgöz biri olarak gördüklerini öğreniyoruz.

Nixon 1974 yılında istifa etmek zorunda kaldığında, Rumsfeld bunu açıkça gösterdi. Yeni başkan Gerald Ford, Rumsfeld'i önce Kurmay Başkanı, ardından da Savunma Bakanı yaparken Rumsfeld'in himayesindeki yardımcısı Dick Cheney'i Beyaz Saray Özel Kalemi olarak görevlendirmişti. Sovyetler Birliği ile yumuşama peşinde olan dışişleri bakanı Henry Kissinger'in dış politikasını, birlikte sistematik olarak baltaladılar.

Diğer başka genç bürokratlar gibi Rumsfeld ve Cheney de ABD'nin Vietnam'da yaşadığı aşağılayıcı yenilgiyi tersine çevirmeye uğraştılar ve 1970'lerin sonlarında gelişen ikinci Soğuk Savaş'ın temelini attılar.

Rumsfeld'in gizlemediği başkanlık hırsı hiçbir zaman bir sonuca varmadı, bu yüzden çalışmaya başladı ve büyük bir servet biriktirdi.

Ronald Reagan'ın Orta Doğu temsilcisi oldu. Bu görevdeyken Aralık 1983'te Irak diktatörü Saddam Hüseyin'le tanışmak için Bağdat'a uçtu.

Rumsfeld Saddam'a, "Dünyadaki ve bölgedeki dengenin önemi üzerindeki düşüncelerimiz Irak'ın anlayışına çok benziyor" dedi. Bir başka ifadeyle ABD, İran'ı dengeleyecek bir güç olarak Irak'ı kullanmak istiyordu. Reagan ve Rumsfeld, Saddam'ın hem İran'a hem de Kürtlere karşı kimyasal silah kullandığı istihbaratını görmezden geldi. 

Saddam'ın suçları, İran'ın yenilgisi ve Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, ancak bölgesel hırslarının ABD'nin Orta Doğu egemenliği için bir tehdit haline gelmesinin ardından konuşulmaya başlandı. Rumsfeld, 1991'deki birinci Körfez Savaşı'nda ABD liderliğindeki koalisyonun Saddam'ı yendiğinde, Başkan George W. Bush'un Saddam'ı devirmemekle yanlış yaptığını iddia eden neo-muhafazakâr lobiye katıldı. 

On yıl sonra Bush'un oğlu George W. Bush'un Başkan olmasıyla Rumsfeld, bu hatayı düzeltme fırsatı buldu. 

George Bush Junior'ın başkan yardımcısı olan eski dostu Cheney, Rumsfeld'in savunma bakanı olarak atanmasına yardımcı oldu. 

Ardından 11 Eylül 2001'de New York ve Washington'a saldırılar yapıldı. Rumsfeld, Irak'la hiçbir ilgisi olmamasına rağmen bir yardımcısına, “Saddam Hüseyin'i aynı anda vurmanın iyi olup olmadığına karar verin. Sadece Usame bin Ladin'i değil” talimatını verdi. 

Irak'ı hedef alan strateji, o dönem Rumsfeld'in savunma bakan yardımcısı olan Wolfowitz tarafından açıkça formüle edildi.

ABD emperyalizminin küresel hegemonyasının, her şeyden önce “yeni güç" haline gelen Çin'in yükselişiyle tehdit edildiğini savundu. Irak'ı ele geçirmek ve Batı yanlısı “demokratik” bir rejim kurmak, başlıca rakipleri için çok önemli bir enerji kaynağı olan bölgede ABD egemenliğini sağlamlaştıracaktı.

Rumsfeld bu stratejiyi uyguladı. Kabadayı tavrı onu bir medya yıldızı yaptı. 2004'te Mann, “Amerika'nın kusursuz savaş bakanı” diye yazıyordu.

Buna karşılık, ölümünden sonra, Atlantic Monthly'den George Packer şöyle yazdı: "Rumsfeld, Amerikan tarihinin en kötü savunma bakanıydı.” Rumsfeld'in en önemli hatası, bir grup özel şirket tarafından desteklenen basit ama ağır silahlı bir görev gücünün, yoksul ama büyük ve karmaşık bir ülke olan Irak'ı alıp kontrol edebileceğine inanması oldu.

ABD gerçekten de Saddam'ın ordusunu konvansiyonel savaşta yenebilirdi. Ancak Rumsfeld ve generalleri, ülkenin her yerinde ortaya çıkan silahlı direnişle nasıl başa çıkacakları hakkında hiçbir fikre sahip değildi. Ne Abu Ghraib hapishanesinde ayrım gözetmeksizin gerçekleştirilen silah kullanımı ve işkence, ne de mezhep savaşını teşvik etmek işe yaradı.

Bush, Kasım 2006'da Rumsfeld'i görevden almak zorunda kaldı. Washington'un  bağımlı rejimi, 2011'de ABD birliklerini Irak'tan çekilmeye zorladı. Rumsfeld gençliğinde ABD'nin Vietnam'daki yenilgisiyle boğuşmuştu. Ama daha da büyük bir yenilginin mimarıydı.

Rumsfeld'in kaybı büyük. Hizmet ettiği imparatorluk için de öyle.

Alex Callinicos

Socialist Worker’dan çeviren TN. Redaksiyon Tuna Emren

---

Emperyalizm, savaş ve Irak işgali üzerine 5 kitap

Irak işgalinin arka planı, emperyalizmin ortaya çıkışını ve son dönemlerde yaşadığı hegemonya krizini ve savaş karşıtı hareketlerin önemi hakkında şu kitaplara bakılabilir.

1. David Harvey: Yeni Emperyalizm - Everest Yayınları

2. Alex Callinicos: Emperyalizm ve Küresel Ekonomi Politik - Phoneix Yayınevi

3. Şenol Karakaş: Biz Bu Savaşı Durdurabiliriz - Metis Yayınları

4. Nikolay Buharin: Emperyalizm ve Dünya Ekonomisi - Bağlam Yayıncılık

5. Lenin: Emperyalizm- Kapitalizmin En Yüksek Aşaması - Sol Yayınları

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol