Çocuk satıcılar ve lütfedilen tabletler

13.10.2020 - 11:14
Melike Işık
Haberi paylaş

Son zamanlarda sosyal medyada Diyarbakır’da sokakta bir şeyler satan çocuklara tablet hediye ederken çekilmiş “sosyal deneyler” oldukça yaygınlaştı. Bu deneylerin tam olarak neyi araştırdığı ise büyük bir muamma. Kimi zaman İstanbul’dan gelmiş, kimi zaman altında arabası olan yetişkinler çocuklardan karşılıksız iyilik talep ederken herhalde yoksullara sürekli dayatılan kanaatkarlığın geçim kaygısının önüne geçip geçmediği araştırılıyor. Çocuklar tüm saflıklarıyla bunu kabul ettikleri zaman ise en temel haklardan olan eğitim haklarına kolay erişim için beklenen ahlaki kriterleri sağlamış oluyor ve tablet kazanıyorlar. 

Buraya kadar durum çok da ciddi görünmeyebilir; fakat bu anları kayda alan videoların sosyal medyada gitgide yayıldığı, ana akım medyanın, siyasetçilerin bir kez daha ifşa edilen adaletsizliklere göz yumarak bu videoları keyifle paylaştığı düşünüldüğünde meselenin vahameti daha iyi anlaşılıyor. Bir çocuğun sokakta bir şey satmaya mecbur olması, herkesin eşit şartlarda faydalanıyor izleniminin verildiği online eğitim için gerekli araç gereçlerin “yardımsever birkaç vatandaş” tarafından lütuf gibi sunulması onları rahatsız etmiyor. Aksine burada sevindirici bir şeyler görmeyi başarıyorlar. Yoksullukla hiçbir dertlerinin bulunmadığı da böylelikle anlaşılıyor

Yoksulluk doğal bir durum değil!

Bu videoların ana akım medyada, yazarlar ve siyasetçiler arasında bu kadar rağbet görmesinin sebebi, yoksulluğa tek çarenin bu gibi bireysel eylemlerde saklı olduğuna inanmaları. Oysa yaratılan yoksulluk öyle birkaç tablet hediye etmekle bertaraf edilecek gibi değil. Bu videolar bize yoksulluğun onarıldığını inandırmak şöyle dursun her gün yoksulluğu, çocuk işçiliğini, eğitim hakkı zedelenen çocukları bir kez daha hatırlatıyor. Kapitalizmin yarattığı eşitsizliği doğa yasası kabul edenler için bu videolar nispeten vicdan rahatlatıcı bir etkiye sahip olsa da yoksulluğun ezeli-ebedi olmadığının farkında olanlar ve bu düzenin değişmesi gerektiğine inananlar için bu videoların yarattığı his oldukça farklı. Biz bu videolarda yardımsever insanlardan önce; yoksullaştırılmış ebeveynler, eğitim hakkı çalınmış öğrenciler ve çalışmaya mecbur bırakılmış çocuklar görüyoruz. 

Bizim birkaç tabletle yoksulluğu hoş görmeye hiç niyetimiz yok. Yoksulluk birkaç yardımseverle çözülebilecek ufak bir sorun değil; sistemsel bir sorun. Kapitalizmin yarattığı yıkımı istediğimiz kadar allayıp pullayalım, romantize edip güzel sözlerle videolar paylaşalım; yoksulluk her zaman orada insanların hayatını, sağlığını, geleceğini tehdit ediyor. İşte bu yüzden yoksullukla ilgili övülmeye değebilecek tek bir şey vardır: Bu da onun ortadan kaldırılması. Yoksulluğa ahlaki bir anlam atfetmek bir avuç azınlığın çıkarı uğruna yoksullaştırılan insanlardan kanaatkâr olmalarını, yetinmeyi bilmelerini beklemek yoksulluğu meşrulaştırmaktan başka bir şeye hizmet etmiyor.

Eğitim lütuf değil hak!

Talebimiz eğitim hakkından mahrum edilen çocukların bir video süresi boyunca mutlu olması değil; hiçbir çocuğun eğitimden mahrum kalmaması, her bir çocuğun eğitim için ihtiyaç duyduğu gereçleri kimseye muhtaç kalmaksızın, herhangi bir ahlak testine tabi tutulmaksızın ve hiç kimseye müteşekkir olmaksızın devlet aracılığıyla temin etmesi.

Çocukların en doğal haklarını başları bükük, mahcup bir şekilde bir de üstüne alenen ifşa edilerek elde etmesini kabul etmiyoruz. Eğitim yardımseverlere bırakılacak bir lütuf değil; temel bir haktır. Tüm öğrencilere gerekli eğitim araç gereçlerini sağlamak devletin görevi ve devlet olma sebebidir.

Yoksulluğun çaresi mücadelede

Yoksulluğun panzehri ne hediyelerde ne bağışlarda saklı. Devletten hakkını alamayan insanların son çare olarak kendi aralarında dayanışması, hem soruna geçici de olsa bir çözüm getirir hem de aşağıdakilerin birliğini güçlendirir. Fakat alan ve veren arasında kurulan hiyerarşi ile yoksulluğun güzellenerek sunulması “dayanışma” kavramına ters düşer ve tam aksine var olan eşitsizliklerin vicdan rahatlığıyla sürdürülmesinin önünü açar. 

Yoksulluğun çaresi, herkesin hakkını aldığı, çocukların sokakta bir şeyler satmak zorunda kalmadığı, tabletlerin hediye değil de hak olarak sunulduğu eşit bir dünya ve onun için verilen antikapitalist mücadelede. 

Tüm bu haklarımızı savunmak, kapitalizmin ön kabul olmadığı bir perspektifi büyütmek ve birbirimizden güç alarak mücadele etmek için Antikapitalist Blok’ta birleşelim!

Melike Işık

[email protected]

Bültene kayıt ol