Erdoğan, Davutoğlu, Genelkurmay: Size insanlık dersini öğreteceğiz!

14.04.2015 - 08:40
Ozan Tekin
Haberi paylaş

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Koçuk, Ağrı’nın Diyadin ilçesinde önceki gün çıkan çatışmada yaralanan askerlerin tahliyesine yardım eden halka teşekkür eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu tutumunu ‘ölçüsüz bir pişkinlik’ diye adlandırmış.

Bütünüyle katılıyorum.

Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesindeki açıklamaları yazan kişilerin akıllı insanlar olduğuna hiçbir zaman ihtimal vermedim; fakat bu işi, bahsi geçen görüntülerde HDP’lilerin askerlere yardım etmesinin onların "Türk Askerine olan bağlılığının ve sevgisinin ne denli büyük olduğunu" ortaya çıkardığını düşünecek kadar akılsızlara verdiklerini de bilmiyordum.

Üstelik bu saçmalıkta bir de ısrar var: Bir başka açıklamada da HDP’liler için kullanılan “canlı kalkan” ifadesine karşı çıkılırken, bu aktivistlerin askerlere yardım etmesinin “teröre karşı verdikleri en güzel tepki” olduğu iddia edilmiş.

Ağrı Valisi ise bu açıklamayı desteklemek isterken görüntülerde askerlere “Size insanlığı öğreteceğiz” diyenlerin “canlı kalkan değil, çevre köylerden askerlere yardım etmeye gelen bazı vatandaşlar” olduğunu söylemiş.

Öte yandan, bir zamanlar “dahi” diye pazarlanan, şu an ise varlığı ve pozisyonu bütünüyle çelişkilerle dolu olan Ahmet Davutoğlu, “Demirtaş’ın yalancı şahitliğine ihtiyacımız yok. Askerlerimiz olayın canlı tanığıdır” dedikten kısa bir süre sonra hem görüntülerin ortaya çıkması hem de Genelkurmay’ın açıklaması ile memlekette olup bitenlerden haberi olmayan bir başbakan olduğunu kanıtlamış oldu.

Akılsızlığın sınırı yok: TSK askerleri çatışmasızlık sürecinde Ağrı’nın bir dağında fidan dikmeye çalışan HDP’lileri takip edip bölgeye niçin çıkarma yapmış?

Çünkü PKK, HDP’lilere HDP’ye oy vermeleri için silah zoruyla baskı yapıyormuş.

“Terörist saldırı” sonucunda 5 PKK’li öldürülmüş. Bunların kim olduğunu bilen yok. Bir PKK’linin ve bir HDP aktivistinin öldüğü biliniyor.

Cumhurbaşkanıyla hükümetiyle, valisiyle Genelkurmay’ıyla devletin bütünüyle gülünç duruma düştüğü bu provokasyonun sonucunda, Yalçın Akdoğan’a göre “makyajı dökülen” HDP imiş.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Film Festivali’nin fiyaskoya dönüşmesine sebep olan, Bakur filmine sansürü açıklarken “Terör örgütü propagandasının söz konusu olması hiçbir şekilde temel demokratik değerlerle ve düşünce özgürlüğünün evrensel kriterleriyle bağdaşmayan bir durumdur” dese de, Akdoğan’a göre “eski yöntemler” kullanan Kürt hareketiymiş.

Bir de bu “terör aşağı, terör yukarı” denilen duruma nasıl gelindiğini hatırlamakta fayda var.

Kürt olduğunu “iddia ettiği” için on binlercesi katledilen, cezaevlerinde bok yedirilen, köyleri yakılan, demokratik gösterilerine ateş açılarak katliamlar yapılan, Roboski’de önce insanları sonra katırları bombalanan, binlercesi “kaybedilen”, kemikleri asit kuyularında bulunan bir halk var.

Bütün bu geleneği inşa eden katiller, bugün yukarıdaki deli saçması açıklamalarla bunu sürdürenler değil; bu halk ise her zaman “terörist”.

Ve bu halkın bazı mensupları hâlâ çatışma bölgesine gidip “Malzemenin üstüne basmayın” diyenlere “Boşver malzemeyi, nalet gelsin malzemeye, arkadaşın ölüyor senin burada” diyerek kendine tarih boyu saldırmış olan ordunun erlerine yardım ediyor.

Erdoğan, Davutoğlu veya generaller anlar mı bilemeyiz ama bunu yapan gerçekten insanlığı öğretiyor.

Ozan Tekin

[email protected]

Bültene kayıt ol