Berkin Elvan’ın devlet şiddetiyle öldürülmesinin intikamını almayı istemek çok haklı bir tutum. Ama o hesabı sormak nasıl mümkün olacak?
Bireysel intikam eylemleri yaşadığımız baskıların, emeğimizin sömürülmesinin, kayıplarımızın, yasaklanan grevlerin, gasp edilen protesto hakkımızın, berbat çalışma koşullarımızın hesabının sorulması ve bu koşulların değişmesi için başarılı olabilir mi? Yaşadığımız düzeni, yani ayda bin 200 lirayla dört kişi geçinmemizi bekleyen, buna karşı öfkemizi gaz bombasıyla, copuyla, yasaklarıyla bastırmaya çalışan kapitalist sistemi yenmek bir savcıya, bakana, patrona intikam eylemi düzenlemekle mümkün mü?
‘Halk için bireysel intikam eylemlerinin gerekliliği’ fikri önceki yüzyıllardan günümüze farklı ülkelerde çok sayıda örgütün temel savunusu oldu. Bu akıma göre şiddet eylemleri; devlet başkanını veya onun bir subayını ya da bakanını vurmak rejimin iki yüzlülüğünü ortaya çıkarır. Böylece halkın rejime karşı ayaklanmasının önünü açar. Şiddet eylemlerinin gerekliliği fikrinin hatalı olduğu birkaç nokta var. Birincisi intikam eylemleri işçi sınıfına kendi özgücünün anlamsız olduğunu söyler. Yani kitlelerin mücadele etmesine gerek yoktur nasıl olsa onlar için kavga edenler vardır. Bu anlayış işçi sınıfı mücadelesini geliştirmez aksine ona zarar verir. Devlet aygıtının baskısının artmasına neden olduğu gibi kitleleri de pasifize eder.
Diğer sorun işçi sınıfının kurtuluşunun onun adına eylem yapan birkaç devrimci tarafından sağlanabileceği iddiasıdır. Bu doğru değil. İstediği kadar bilinçli, teorik olarak gelişkin veya silahlı olarak donanımlı olsun hiçbir örgütün, partinin veya devrimcinin eylemi milyonların kurtuluşu olamaz. Bunlar kendisini işçi sınıfının yerine koyan yani ikame eden eylemlerdir. Oysa kapitalizmin zinciri ancak dövüldüğü yerde kırılabilir. Kapitalizmi yenecek olan güç işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir. İşçi sınıfının elindeki silah olan grev, sistemin efendilerine doğrultulmuş en etkili araçtır. Şiddet eyleminin yarattığı ‘etki’ diner, gündem değişir, devlet kademesinde bir savcının yarattığı boşluk başka bir savcıyla doldurulur ve hiçbir zaman biz yoksullardan yana olmayan hukuk sisteminin ‘adaleti’ saraylardan dağıtılmaya devam eder. Gerçek adalet talebimizi ancak kitlelerin eylemiyle kazanabiliriz.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)