İyi Parti (İYİP) Genel Başkanı Akşener HDP’yi nasıl değerlendirdiği sorusuna “PKK’nın uzantısı olarak görüyoruz” yanıtını verdi. HDP’den Sırrı Süreyya Önder ise bu yaklaşıma “Dün bize aracı gönderen, işte, şurada kiminle çalışalım, nasıl çalışalım, şunu nasıl yapalım diye fikrimizi merak eden bir siyasal parti bugün bize koordinat biçemez. İyi Parti’yi kastediyorum.” diyerek yanıt verdi.
En geç 2023 yılında bir seçim olacağını, son zamanlarda erken seçim tartışmalarının gündeme gelmeye başladığını düşündüğümüzde, HDP-İYİP gerilimi üzerinden seçim ittifakı meselesini yeniden ele almakta fayda var.
31 Mart seçimlerinde, giderek daha açık bir şekilde, AKP-MHP ittifakına karşı olan tüm güçlerin seçim ittifakının kaçınılmaz olduğu, muhalif siyasetin her kademesinde tek ve biricik doğru perspektif olarak ileri sürülmüştü. Sosyalist İşçi gazetesi etrafında örgütlenen sosyalistler olarak bizler, dilimiz döndüğünce, seçimde bir adaya, bir bloka çağrı yapmakla, ittifak yapmak arasında dağlar kadar büyük bir fark olduğunu, sağa karşı sağ bir ittifakın savunuculuğunun yapılamayacağını anlatmıştık.
Türkiye’de sol saflarda ezelden beri keskin iddiaların arkasına gizlenen bir parlamentarizm, seçimlerde CHP’cilik yapmayı solculuğun şanından gören bir sol Kemalist eğilim ve “AKP olmasın da kim olursa olsun” seçeneğini tek devrimci seçenek olarak gören “kötünün iyisi” seçmeciliği her seçimde kendisini dayatıyor. Yakın tarihin “Ekmek için Ekmeleddin!” ya da “Bas geç” taktikleri, sağa karşı sağ, hatta sağın da sağında yer alan MHP’yle bile aynı seçim zemininde yer almanın örnekleri olarak hatırlanabilir.
Son yerel seçimlerde, sanki yeni bir keşifmiş gibi, yine aynı öneri dile getirildi ve İYİP, ittifakın doğal bir parçası olarak görüldü. Önder’in açıklamaları, söz konusu olanın seçimler için aynı adaya oy vermenin ötesinde bir ortak tutum yoklaması için bu partiyle görüşmeler yapıldığını kanıtlıyor.
Irkçılarla ittifak kurulmaz!
İYİP’le bir ittifak kurulamayacağının anlaşılması için, Akşener’in son açıklamalarını duymaya gerek yoktu kuşkusuz. İYİP’in kısa, İYİP liderliğinin uzun tarihi, bu partiyle ittifakın göçmen düşmanları, ırkçılar ve faşist bir liderlikle ittifak kurmak demek olduğunu gösteriyordu.
Özellikle Suriye’de iç savaşın tırmanmasından sonra Türkiye’ye gelmek zorunda kalan göçmenlerle ilgili açıklamaları, bu partinin olası iktidarının insanlık suçlarıyla dolu olacağını gösteriyor.
İYİP kurulduktan kısa bir süre sonra, 23 Kasım 2017’de partinin Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ sosyal medyada şunları yazabilmişti: “50 bine yakın Türk vatandaşı resmen aç, 1 milyon 250 bini de açlık sınırı altında yaşarken Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 32,6’sı fazla kilolu, yüzde 27,7’si obez.”
Bu parti 2019 yılının Aralık ayının sonunda Suriyeli göçmenlerin nasıl geri gönderileceği konusundaki planlarını ele aldığı bir çalıştay düzenledi.
Üstelik, bir siyasi çevrenin ırkçı ya da göçmen düşmanı olup olmadığı onunla bir ittifakı belirleyecek ilk kriter olmasına rağmen, İYİP, aynı zamanda Kürt sorununun çözümü konusunda mevcut hükümetten bir milim siyasal farklılık göstermiyor. İktidarın tüm sınır ötesi harekatlarına (Libya hariç, zira onun tam olarak Kürt sorunuyla alakasını kurmamış olmalılar) sonuna kadar destek vermekle övünen bir parti bu.
AKP-MHP ittifakına karşı böyle bir alternatifin sol saflarda kabul edilebilir olması, en ağır sorumsuzluklardan birisi olarak tarihe kayıt düştü.
Solculuk şeffaflık gerektirir
Fakat tarihe kayıt düşen bir başka nokta daha var. Sırrı Süreyya Önder’in bütünüyle haklı eleştirileri, HDP’nin önde gelen isimlerinden Ahmet Türk tarafından yanlış bulundu. Türk, “Siyasette saklı kalması gereken bazı şeyler vardır” diyerek, Önder’i bu “bazı şeyleri” açığa çıkartmakla eleştirdi. Sağcı, burjuva ve bürokratik partiler siyasetinde böyle olabilir, bazı şeyler gizli kalabilir ama sol siyasette her şey demokrasi ve şeffaflık temelinde inşa edilir. Gizlemek bir yana, İYİP’liler HDP’yi ziyaret etmişse, bu ziyaretin amacı, sonucu ve nedenleri kamuoyuna açıklanmalıdır.
Hiç kimse düşünülmüyorsa, HDP’ye oy çağrısı yapıp İYİP’i ırkçı olarak görenlere büyük bir borcu vardır HDP liderliğinin.
Sağcılıkla ittifak değil mücadele!
İşçi sınıfının mücadele düzeyinin düşüklüğü, politik iklimde sol bir alternatifin şekillenme umudunu gölgeliyor ve bu durum önümüzdeki somut mücadele başlıklarında örgütlenme ihtimallerini değil sağcı seçim ittifaklarını gündeme getiriyor.
Göçmenler konusunda, HDP’li vekillerin tutuklanması meselesinde ve iktidarın sınır ötesi operasyonlarında pratik olarak aldığı tutumların İYİP’ten farkı olmayan CHP’yle ilişkiler bu açıdan artık ders çıkartılması gereken bir hal aldı. Bu siyasi çevrelerle kendini görünmez kılan bir seçim ittifakının sınırı, nerede başlayıp nerede biteceği nasıl çizilebilir? Bu ittifakın, burjuvazinin bir başka programının siyasi gövdesi olduğu gerçeği nasıl görülmez? Bu ittifakın parçası olmak, hele hele bu ittifakta olmayı görünür olmamak karşılığında elde etmek, sol adına ne kazandıracaktır?
Bu yüzden, başka bir yolun olduğu görülmek zorunda. Seçimde X’e oy vermekle, X etrafında örülen sağcı koalisyonun parçası olmak arasında büyük bir farklılık var. X’e oy verebilirsiniz, “başka çaremiz yoktu” diyebilirsiniz ama bu X’in sağcılığını, memleketin bütün sağcılarının ölüm yıldönümlerini anmadan geçmediğini, gerekirse Topal Osman’ı da rahmetle anabileceğini ilan edersiniz. Bu siyasi eğilimle, açıktan, yüksek sesle bağırarak hiçbir ortak noktanız olmadığını dile getirirsiniz, mücadelemizin hedeflerinden birisini de bu siyaset tarzı, siyasal yaklaşım ve gelenek olduğunu beyan edersiniz.
Bugün, tüm dünyada milyonlarca insan Covid-19’un açığa çıkarttığı gerçekleri görüyor ve sisteme öfke duyuyor. Türkiye’de de böyle bu. Kapitalist üretim, çiftçilik, gıda üretme tarzı, doğanın yıkımı, talanı, yaban hayata doğrudan müdahalesi, kapitalizmin ürünü olan iklim krizi, kapitalizmin yıkıma uğrattığı sağlık sistemi görülüyor, öfke yaratıyor. Sorun bu öfkenin örgütlenmesinde. İYİP’le ittifak olmaz olsun!
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)