İnsan ne diyeceğini, nasıl yorumlayacağını şaşırıyor. 80 kişi bir toplantı yaptılar, tüm emekçiler, yoksullar, kadınlar, çocuk ve yaşlılar sonucu bekledik. Kaygı, yavaş yavaş artan panik, biriken öfkenin birbirine karıştığı ruh haliyle insanlar Bakanlar Kurulu liderliğinde yapılan toplantının sonuçlarını can kulağıyla dinledi. Çoğumuz, halka dilenci muamelesi yapanlardan halkı gözeten, inşaatçılara olan sevgileri sınırsız olanlardan yoksulların yaralarına derman olacak olan açıklamalar beklemiyorduk zaten. Ama TOBB Başkanına yapılan espri gibi espriler de beklemiyorduk. Erdoğan’ın, gevrek gevrek gülen Rıfat Hisarcıkloğlu’na “Neşen yerinde” demesine neden olacak kadar garip bir açıklama beklemiyorduk.
Paketin iki özelliği var: Birincisi Rıfat’ın neşesini yerine getirmesi. Yani apaçık bir şekilde Kovid-19 salgınının, sermayeye nasıl kaynak aktarırız diyerek ele alındığını göstermesi. İkincisi ise işçiler ve yoksullara hemen hemen hiçbir önerisi olmamasına rağmen, yukarıdan, sanki dünyalar verilmiş gibi bir üslup tutturulması. Hangi galakside, bu gezegenin hangi köşesinde, salgınla mücadele için alınacak tedbirlerin konuşulduğu bir en üst düzey devlet toplantısının kararları içine insanlara konut almayı öneren bir düzenleme konulabilir.
Bu nasıl olabilir?
O toplantıda bulunan sendikacılar, danışmanlar, bunun çok garip görüneceğini, böyle bir şeyin böyle bir kararlar silsilesi içinde anılmasının bile çok büyük bir hata olabileceğini söyleyemedi mi?
Ezici çoğunluğu yoksul olan bir toplum ağır bir salgın belasıyla uğraşırken, konut alma kolaylığı nedir?
Bu inşaat sevdası nedir?
Şudur: Kovid-19’un bir önemi yok, ondan etkilenen yoksulların bir önemi yok. Önemli olan tek şey, canımız müteahhitlerimizdir!
Bir yandan “evde kal” derken hükümet, öte yandan “ev al” diyor. Ev alacak paranın nereden bulunacağı tamamen farklı bir sorun ama emlakçı emlakçı gezip ev mi arasın insanlar, Kovid-19 salgınının tırmandığı günlerde?
Milyonlarca insan hükümet nasıl bir tedbirle bizleri, yoksulları kollayacak diye beklerken, tedbir paketinden çıkan bir diğer öneri de “Konaklama vergisinin kaldırılması.”
Ayda 2300 TL ya da daha az maaş alan insanlar öneri bekler, hayat mücadelesini kolaylaştıracak bir iki somut adım beklerken, bu nedir? Bugün parasızız, bugün yoksuluz, bugün salgın tehlikesiyle karşı karşıyayız ve devlet bize bugün evden çıkmamamızı salık verirken, konaklama vergisi indiriminin kime ne faydası var?
Var tabi, otel sahiplerine faydası var. Otel patronlarından kesintileri neredeyse sıfırlayıp, otelleri yerli turistlere cazip hale getirmeye ve otellerin doluluk oranını artırmaya çalışıyorlar. Rıfat neşeli olmasın da ne yapsın? Otel sahipleri zil takıp oynamasın da ne yapsın?
Ya otel çalışanları, garsonlar, evde kalması önerilen ama stajyer öğrencilik maskesi altına otellerde emeği sömürülen öğrenciler…onlardan da Rıfat’ın neşesine bakarak neşelenmesi isteniyor.
Rıfat’ı bilemeyiz ama THY yönetim kurulunu sevindiren tedbir de var pakette: İç hat uçuşlarda KDV yüzde 1’e indiriliyor. Otel sahiplerinden sonra mutlu edilmesi gereken insanların uçak şirketlerinin sahipleri olduğunu görüyoruz. Pilotlar, kabin görevlileri, kule çalışanları, yer görevlileri, havaalanlarında gişelerde çalışanlar, yük taşıyanlar, yardıma muhtaç olanların koluna girenler, büfelerde çalışanlar, havaalanına ulaşım firmalarının şoförleri, bu otobüslerin muavinleri…önemli değil, onlar da Rıfat’ın, otel sahiplerinin, müteahhitlerin ardından neşelenen uçak firması sahiplerinin neşesine bakarak neşelenebilirler.
Uçakla seyahati teşvik etmekle Kovid-19’a karşı aynı önlem paketinin içinde yer alan “evinizde kalın” uyarısı arasında uzlaşmaz bir çelişki olduğunu, o 80 kişilik ve saatler süren toplantıda masaya yatıran hiç kimse olmadı mı sahiden?
Hakkını yemeyelim, açıklanan pakette 20 bin öğretmenin atamasının yapılması ve 2 Milyar TL acil yardıma muhtaçlara para dağıtılması gibi “tedbirler” vardı. Ama bu kadar. Gerisi gerçekten, el yıkama önerisi, dua edelim önerisi, sabredelim önerisi. Doğru, gerçekten zor durumda kalanlara yönelik bir tedbir daha var: En düşük emekli maaşının 1500 TL’ye çıkartılması! 1500 TL’den düşük maaş alan emekliler olduğunu da tüm yurttaşlar bilince çıkartmış oldu böylece.
Oysa işçi sınıfı sendikalarının net talepleri vardı: İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanmanın şartlarının kolaylaştırılması, salgın boyunca işten çıkartmaların yasaklanması, ücretsiz izin uygulamasına son verilmesi ve 15 yaşından küçük çocuğu olan anne babalara özel sektörde ücretli, kamuda idari izin verilmesi.
Açıklanan paket ise işsizlik ödeneği almayı kolaylaştırmıyor, salgından önceki düzenleme neyse aynısı geçerli.
Ücretli izin konusunda hiçbir düzenleme yok! Tersine işçilerin ücretlerinin düşmesine razı olması bekleniyor.
İşten çıkartmaların yasaklanmasına dair hiçbir düzenleme yok!
Tersine, Bülent Falakaoğlu’nun Evrensel’de yazdığı gibi salgın günlerinde alınacak tedbirlerin faturasının daha sonra işçilere ağır bir şekilde kesileceğinin net göstergeleri var: İki aylık telafi çalışma süresi dört aya çıkartılıyor.
Sadece telafi çalışma süresinin artması değil sorun. Paketin ruhundaki sermaye tınısını görmekten uzak olanlara tam anlamıyla göstermek için, telafi çalışma hem dört aya çıkartılıyor, yani işçiler daha sonra mesai bitince 3 saat fazladan çalışmaya zorlanacaklar, hem de bu mesainin karşılığını alamayacaklar. Salgın nedeniyle patronlara üç saat daha bedavadan çalışmak zorunda kalacaklar.
Rıfat neşeli olmasın da ne yapsın?
Paket Kovid-19’u önemle ele almıyor ve her şart altında sermayeyi kollamak kararlılığının bir ifadesi olarak öne çıkıyor.
Şenol Karakaş