Geçtiğimiz günlerde Van’ın Çaldıran ilçesinin İran sınırında donarak öldükleri tahmin edilen 7 göçmenin cansız bedeni bulundu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Murat Melet geçen ay yine aynı bölgede İran’dan Türkiye’ye girmek isteyen 13 göçmenin yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Melet bu ölümlerden hükûmetlerin “benim vatandaşım değil, beni ilgilendirmez” şeklindeki göçmen politikalarını sorumlu tuttu.
Ülkenin batısında yaşanan durum ise doğudakinden hiç farklı değil. Yine göçmenler daha iyi bir hayat kurma, geçinme, eğitim alma hayalleriyle Yunanistan sınır kapılarında hükûmetlerin koyduğu hayali sınırlarla mücadele ediyor.
Koronavirüsün yayılması gibi birçok etmenle göçmenlerin durumu daha da ihmal edilirken Van’daki bu 7 ölüm, göçmen krizinin ertelenemeyecek ciddiyette olduğunu gözler önüne seriyor. Göçmenler bu krizin sorumlusu değil, mağduru. Bununla birlikte bu krize karşı hükûmetlerin göçmenlerin lehine sorumluluklarını üstlenmeleri gerekiyor.
Bugün Türkiye tarafından sınırların açılmasının 17. günü. Göçmenlerin bir kısmı otobüslerle İstanbul’a geri döndü. Fakat önemli bir kısmı sınıra ulaşım sağlamak adına varını yoğunu satmış halde hala çadırlarında sınırların açılacağı günü bekliyor. Göçmenlerin ısrarı, başka bir seçeneklerinin olmayışından.
Göçmenlere karşı Yunanistan ve Türkiye gibi pek çok hükûmet kendi sınırlarının dışındaki sorunları yok sayma politikası uyguladı. Koronavirüsün yayılmasıyla beraber bu hayali sınırların anlamsızlığı bir kez daha açığa çıktı. Ne virüsler ne iklim değişikliği ne de yoksulluk hükûmetlerin politikalarını temeline koyduğu bu sınırları tanımıyor. Hükûmetlerin katı sınır politikalarına karşı ırkçılıkla, iklim kriziyle ve salgın hastalıklarla, sınır tanımayan enternasyonalist bir mücadele inşa etmenin önemi daha da ortaya çıktı.
Virüsün Türkiye’ye de ulaşmasıyla hastalıklara karşı en savunmasız grup olan göçmenlerin sağlık ihtiyaçlarının karşılanması daha da hayati bir önem kazandı. Göçmenler 17 gündür sığınma haklarının tanınması için daha şanslı olanları çadırlarında, önemli bir kısmı ise daha da savunmasız kartondan ve naylondan yaptıkları sığınıklarda hayatta kalmaya çalışıyor. Koronavirüsün yaygınlaşmasıyla bir yandan hijyen koşullarının önemi bu kadar sık vurgulanırken diğer yandan göçmenler bebek bezi, ped, ıslak mendil gibi günlük hijyenik ihtiyaçlarının dahi eksikliğini yaşıyor.
Sınır kapıları ilk günden beri göçmenler için kötü hava koşulları, gıda yetersizliği, hijyen koşullarının eksikliği ve Yunan askerlerinin saldırıları gibi birçok tehlike taşıyordu. Koronavirüs tehlikesinin de bunlara eklenmesiyle göçmenlerin koşullarının iyileştirilmesi daha da aciliyet kazandı. Şu an için sınır kapılarındaki göçmenlere gıda yardımının bisküvi, su ve meyve suyundan ibaret olduğu biliniyor.
Gıda yetersizliği, kötü hijyen koşulları ve kişisel alanın eksikliği ile hastalıklara karşı en savunmasız grubu göçmenler oluşturuyor. Bunun için göçmenlerin sağlıkları bir an önce gündeme gelmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Her göçmen ücretsiz sağlık hizmeti ve gıda yardımından faydalanabilmelidir.
Melike Işık