Roboski kanayan yaramız

31.12.2019 - 13:17
Hakan Tahmaz
Haberi paylaş

Herkesi yılbaşı gecesi hazırlıklarının telaşının sardığı yılın son gününde, tarihimizin en karanlık ve acılı olaylarından biriyle ilgili yazı yazmak pek akıllıca bir iş olmasa gerek.

Ama sekiz yıl önce de aynı şey yaşanmıştı. 2012 yılbaşında birçok kentte insanlar çılgınca sokaklarda eğlenirken, Diyarbakır, Van, Batman gibi Kürt sokaklarında yas vardı. Şırnak, Uludere, Roboski kan ağlıyordu.

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi şehirlerin sokaklarında şampanyalar patlatılırken, İran’a katırla ticarete giden 19’u çocuk 34 insanımızın ailesi, yılbaşına karalar bağlayarak girdi.

28 Aralık 2011 akşamı Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının sınırda attığı bombalarla Uludere’nin Roboski köyünden 19’u çocuk, 34 vatandaş öldü. Parçalanmış bedenleri Roboski’ye traktörlerle, katırlarla taşındı.

Aradan sekiz uzun yıl geçti. Aileler, 28 Aralık 2019 günü yine evlatlarının, eşlerinin, babalarının, kardeşlerinin mezarlarının başında Roboski’ye Adalet, Yeryüzüne Barış istediler. Roboski köylüleri yine 2020 yılbaşını o gün bu gündür üzerlerinden hiç çıkarmadıkları kara elbiselerle karşılıyorlar.

Peki bu tarafta, adaletsizlikten feryat figan edenler ne yaptılar; Adalet için Ankara’dan İstanbul Maltepe’ye yürüyüş yapanlar ne yaptılar? Büyük bir çoğunluğu Roboski’yi unuttular, akıllarına getirmek istemediler.

İHD gibi kimi kurumların, bir avuç ama inatçı, ısrarcı insanların çeşitli illerde gerçekleştirdikleri anmalar dışında büyük bir sessizlik, aymazlık, unutkanlık hâkimdi, yine Türkiye’ye.

Hafızalarımızı tazelemekte fayda var. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “34 vatandaşımızın ölmesinin Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Kamuoyundan yükselen tepkiler nedeniyle MİT, “biz herhangi bir istihbarat vermedik” açıklaması yaptı.

TBMM Komisyonu açıkladığı raporunda “Heyetimiz bu olaya ilişkin olarak yapılanın bir yargısız infaz olduğu, öldürülenlerin sayısı itibarıyla toplu bir katliam niteliği taşıdığı…” tespiti yer aldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı, tek bir kişinin dahi ifadesini almadan yürüttüğü soruşturmada, olayın üzerinden bir buçuk yıl, soruşturmanın başlamasının üzerinden 500 gün geçtikten sonra, görevsizlik kararı vererek dosyayı Ankara’ya Askeri Savcılığa gönderdi.

Hükümet ölenlerin yakınlarına kişi başı 123 bin Türk lirası tazminat vermek istedi. Yoksullukla boğuşan aileler “biz para değil adalet istiyoruz” diyerek, tazminatı reddettiler. Aileleri ikna etmeye yönelik yoğun çabalar fayda etmedi, bir tek kişi dahi devletin tazminatını kabul etmedi.

Çözüm süreci başladıktan kısa bir süre sonra, 2013 Temmuz sonunda, katliamın 582. Gününde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Roboski katliamında ölenlerin aileleriyle görüşmek istedi, aileler önce reddettiler. Dönemin BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın girişimleri sonucu aileler görüşmeyi kabul ettiler. Şerafettin Elçi Hava alanı açılışı sırasında, iftar yemeği sonrası hava alanı apronunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Felek Encü, Zeki Tosun, Emine Ürek, Reşit Ant, Sadık Alma ve Veli Encü ile görüştü.

Görüşmeye katılan Veli Encü, “Başbakan biz ailelerin taleplerini dinlemiştir, önce olayla ilgili üzüntüsünü, sonra sonuna kadar takipçileri olacağına dair beyanda bulunmuştur. Operasyon talimatını kendisinin vermediğini ısrarla vurgulamıştır, aynı zamanda askeri yargıdan çıkacak sonuç konusunda iyimser olmamızı söylemiştir” dedi.
Askeri savcılık Ocak 2014 tarihinde takipsizlik kararı verdi, dosyayı kapattı. Ailelerin Anayasa Mahkemesine başvurusunu mahkeme reddetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruda ise, mahkeme 17 Mayıs 2018 tarihinde eksik evrakın zamanında tamamlanmaması nedeniyle davayı görüşmeme kararı aldı.

Eksik evrakın tamamlanmamasından sorumlu tutulan Şırnak Baro Başkanı avukat Nuşirevan Elçi yeniden Şırnak Baro Başkanı seçildi. Dava süreci doğru yöneltilmediği ve takip edilmediği iddiasıyla dönemin HDP Kars milletvekili Ayhan Bilgen partideki görevinden çekildiğini açıkladı, daha sonra partisi tarafında ikna edilerek görevine devam etti. HDP’nin konuya ilişkin araştırma/ soruşturma raporu sekizinci yılda da açıklanmadı.

TBMM Roboski Araştırma Komisyonunda beklenmedik bir performans gösteren, kamuoyunun duyarlığının artmasında önemli katkısı olan CHP’li üyelerinden Levent Gök, komisyon üyeliği görevi bittikten sonra partisi gibi sessiz kalmayı tercih etti.

Türkiye’nin kanayan yarası Roboski kanamaya devam ediyor. Levent Gök, TBMM Başkan Vekili görevini sürdürüyor. TBMM Araştırma Raporunun hazırlanmasında bilgisiyle, ilgisiyle katkı koymuş, katledilen Serhat Encü’nün kardeşi, Roboskili ailelerin sözcüsü ve aynı zamanda Roboski İçin Adalet ve Yeryüzü için Barış Derneği Başkanı Veli Öncü tutuklu.

Türkiye, AKP eliyle Jitem davalarında olduğu gibi faillerin, katillerin aklandığı, mağdurların tutuklandığı, yargılandığı ve cezalandırıldığı bir ülke oldu.

Seçilmişlerin değil, atanmışlarının yönettiği bu ülke üzerindeki yorgunluk, herkes için, her yerde ve her zaman, adalet için mücadeleyle atılabilir.

Ülkeyi yorgun düşüren tek adam rejimine karşı muhalefeti, evrensel normlar ve insancıl hukuk ilkeleri temelinde demokratik muhtevaya kavuşturmaktan başka çıkar yol olmadığı artık görülmeli.

Aksi halde sessiz kalınan, üstünün örtülmesine göz yumulan her katliamın, yeni katliamların habercisi olduğu çok açık. Roboski yaramız kanamaya devam ettikçe bu ülkeye demokrasi de barış da gelmez vesselam.

2019 bütün dünya için kötü bir yıl oldu. Savaş, çatışma, yoksulluk, kadın cinayetleri yaygınlaştı. 2020 barışın, umudun karşılık bulduğu, sevginin dayanışmanın yaygınlaştığı bir yıl olması umuduyla, iyi yıllar.

Hakan Tahmaz

Bültene kayıt ol