Muğla ve İstanbul'daki orman yangınlarında binlerce ağaç kül oldu. Geriye birçok skandal ve tartışma kaldı.
Muğla'nın Dalaman ilçesinde 10 Temmuz günü ormanlık alanda çıkan yangın, üç gün sürdükten sonra rüzgarın etkisiyle Göcek'e kadar ulaştı. 400 hektarlık ormanlık alan kül oldu. Ağaçlarla birlikte çok sayıda yabani hayvan da yandı.
12 Temmuz günü Bodrum ilçesinin makilik alanında çıkan yangın kısa sürede büyüdü ve zeytin ağaçlarına sıçradı. Çevredeki evler ve hayvanlar tahliye edilirken, alevler tatil sitelerinin 20 metre yakınına kadar yaklaştı. Tatilciler, kürek, süpürge ve taşlarla yangını durdurmaya çalıştı. 15 hektarlık alan kül oldu.
10 Temmuz'da İstanbul'da da ağaçlar yandı. Aydos ormanındaki yangın, saatler sonra söndürüldü. Yangının çalılık alanda çıktığı ve rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçradığı açıklandı.
Özelleştirme skandalı
Tarım ve Orman Bakanlığı, Muğla'da üç gün süren yangına 19 helikopter, 105 arazöz, 20 iş makinesi ve 426 yangın söndürme işçisiyle müdahale edildiğini duyurdu.
Türk Hava Kurumu (THK) ise yangını söndürmek için uçaklarını göndermeyi teklif ettiğini, buna karşılık Orman Bakanlığı'nın "ihtiyaç yok" yanıtını verdiğini açıkladı.
Yangın söndürme uçağı olmayan Bakanlığın, hazır haldeki 5 THK uçağını kullanmayı reddetmesinin sebebi özel bir şirketle yaptığı sözleşme.
Bakanlık, yangın söndürme işini yıllık olarak ihaleye çıkarıyor. 35 yıl boyunca THK'nin aldığı ihale, bu sene özel bir helikopter şirketine verildi.
THK daha düşük teklif vermesine rağmen, ihale özel bir şirkete gitti. Orman Bakanlığı, bu kararın gerekçesi olarak, THK uçaklarının eski ve yetersiz olduğunu ileri sürdü.
İhaleyi alan Kaan Havacılık adlı şirket ise, dolardaki artışı gerekçe göstererek gereken sayıda helikopter almamış. Şartları yerine getirmediği için sözleşmesinin iptaline günler kala, Dalaman'da yangın çıktı. Kaan Havacılık'a ait helikopterler, gece uçuşu yapamadıkları için yangın söndürülemedi.
Orman Bakanlığı’nın başka bir ihale açarak, yangın söndürme işini ve uçak kiralama ihalesini bir mimarlık ofisine verdiği de ortaya çıktı. Bordo Mimarlık adı şirket, gerekli uçak ve pilotları Kanada’dan getiriyormuş.
Orman işçilerinin durumu
Dalaman'daki yangının üç gün boyunca kontrol altına alınamamasının bir nedeninin de özel şirketin getirdiği, bölgeyi tanımayan vasıfsız işçilerin yetersiz müdahaleleri olduğu ileri sürüldü.
Öz Orman-İş Sendikası, Türkiye'deki ormanlık alanları korumak için en az 15 bin yangın işçisinin olması gerektiğini söylüyor.
Ormanların güvenliğini kâr /kazanç konusu olarak şirketlere devreden Bakanlık, bünyesinde yangınlarla gerektiği gibi mücadele edecek işçileri de barındırmıyor.
Muğla'da yangının başladığı gün Hak-İş genel kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevsimlik orman işçilerinin çalışma sürelerinin 4 ay daha uzatıldığını duyurmuştu.
İktidar medyası, bu haberi 'müjde' diye verse de yangınlar, bir türlü kadroya alınmayan ve güvencesiz çalışmaya zorlanan orman işçilerinin moral bozukluğu üzerine geldi.
Yangınların sebebi
İstanbul Valiliği'ne göre Aydos ormanındaki yangını,çakmakla oynayan iki çocuk yanlışlıkla çıkardı.
Dalaman'daki yangının çıkış sebebinin hala araştırıldığını belirten yetkililer, sosyal medyaki haberlere itibar edilmemesini istiyor.
Neydi bu haberler?
PKK'ye yakın siteler Muğla ve İstanbul’daki orman yangınlarını, Halkların Birleşik İntikam Milisleri (HBİM) üstlendiğini duyurdu.
İki sitede yayınlanan habere göre orman yangınlarını "biz çıkardık" diyenler, yaptıkları kundakçılığı "sabotaj eylemi" olarak nitelendirmiş.
Bunu "Kürdistan’daki doğa katliamlarına misilleme olarak yaptık" diyorlar. İstanbulluların piknik yerlerinden biri Aydos ormanını yakarak "faşist blokun sömürge alanlarına" geniş zarar verilmiş! " Dalaman'da orman yakılarak "faşist iktidarın sermayesine zarar” verilmiş!
Ağaçları yakarak, sermayeye zarar verdiklerini söyleyenler, ticari tesis kurmak için ormanlık alanları yakan-yıkan patronlarla aynı yolu benimsemişler. Yangın fırsatçılığıyla, kül olan ormanlık alana tesis kurmayı düşünenlerin önünü açmış oldular.
Zarar verdiklerinin, hedef aldıkları yönetenler değil, bu coğrafyada yaşayan ve yaşayacak olan herkes olduğunun farkına varmayacak derecede gerçeklikten kopuklar.
Devletin doğa katliamlarını eleştiriyorlar ama kendileri de doğa katliamı yapıp savunacak kadar tutarsızlar.
İntikam gibi bireysel bir duygunun, siyaset yöntemi olarak benimsenmesi, ilericilik ve muhaliflik olamaz.
İntikamla hareket edenler, şoven milliyetçiliğin değirmenine su taşımaktan, devleti güçlendirmekten başka bir sonuca ulaşmaz.
Eğer son orman yangınlarının sebebi sabotajsa, bu işçilere, emekçilere, ezilenlere karşı yapılmış en kötü şeylerden biri.
Demokratik kamuoyu, ağaçları ve hayvanları katledenlere, ormanları hedef alanlara karşı sesini yükseltmeli.
Sebep, ister ihmal, ister sabotaj olsun, ormanların yanması meşrulaştırılamaz.
Ormanları savunmak
Devletin İHA'ları, SİHA'ları, yerli-milli tankları, S-400'leri var. Belki Patriot'ları da olacak.
Her şeyi özelleştiren hükümetler sayesinde, 22,62 milyon hektarlık ormanlık alanı koruyacak ne yangın söndürme uçağı ne de işçi var.
- Ormanların güvenliği, özel şirketlerin eline bırakılamaz. Tarım ve Orman Bakanlığı, kendi yangın söndürme uçaklarına ve gerekli araçlara sahip olmalıdır.
- Mevsimlik orman işçilerine kadro verilmeli, sendikaların dediği gibi en az 15 bin yangın işçisi Bakanlık tarafından istihdam edilmelidir.
- Yanan her hektarlık alana karşılık, boş araziler ormanlaştırılmalıdır.
- İnşaat için ağaç kesimleri her yerde durdurulmalıdır.
Dünya küresel iklim kriziyle sarsılırken, karbon emisyonlarına karşı doğanın en etkili savunma mekanizması olan ormanları korumamak, yıkmak, yakmak çılgınlıktır.
Son yangınlarla ortaya dökülen skandallar gösterdi ki ormanları savunmak için toplumsal denetime, aşağıdan mücadeleye, daha fazla aktivizme ihtiyaç var.
Volkan Akyıldırım