“İntihar değil cinayet, Şule Çet için adalet!”

10.07.2019 - 09:55
Çağla Oflas
Haberi paylaş

Şule Çet, 28 Mayıs 2018’de tecavüz edilip, öldürüldükten sonra, plaza binasının 20. katından atıldı. Failler cinayetin delillerini yok etti. İfadelerini verdikten sonra serbest bırakıldılar. Olay kayıtlara intihar olarak geçti. Ancak Şule Çet’in şüpheli ölümünün aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması için verilen mücadele ve derinleşen soruşturma sonucunda cinayetin savcısı değiştirildi,  failler cinsel saldırı ve cinayet suçlamasıyla tutuklandı.

Katillerin yakasından tutuldu

Kadınlar “Şule Çet için adalet” talebiyle kampanya başlattı. Davanın peşinin bırakılmaması, duruşmaların adeta bir mitinge çevrilmesi sayesinde, “intihar” olarak üzeri örtülmek istenen cinsel saldırı ve cinayet önemli ölçüde aydınlatıldı.  Gelinen noktada faillerin“cinsel saldırı” ve hürriyetten yoksun bırakma” suçlarından ayrı ayrı müebbetle ve 39 yıla kadar ağır hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Bu dava,  Şule Çet cinayetinin faillerinin cezalandırılması ve adaletin sağlanması dışında,  delilleri ortadan kaldırılarak örtbas edilmiş birçok kadın cinayetinin aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması açısından da emsal teşkil edecek önemde. 

İntihar değil cinayet

Benzer bir şekilde AysunYıldırım’ın28 Şubat 2018 tarihinde İstanbul Sefaköy'de çalıştığı binanın 3. katından atlayarak intihar ettiği iddia edildi. Aysun Yıldırım’ın ölümüyle ilgili ailesinin başvurularına rağmen savcılık kavuşturmaya yer olmadığına karar verdi ve ailenin itirazları gerekçesiz olarak reddedildi.

Son yıllarda yüksekten atlayarak intihar ettiği ileri sürülen kadınların sayısında artış gözlenmekte. Bianet’in konuyla ilgili hazırladığı rapora göre 2018’de işlenen kadın cinayetlerinde intihar ettiği söylenen ölümü şüpheli 40 kadın bulunuyor. Bu davaların Şule Çet cinayetiyle ortak yanını etkin bir soruşturma yürütülmemesi, yeterli araştırma yapılmaması,  delillerin o esnada toplanmış olmaması ve tüm şüphelere rağmen dosyanın kapatılmaya çalışılması oluşturuyor. Aydınlatılmayan her bir cinayet ve cezasızlık, “kazayla oldu”, “intihar etti” diyen katillerin sayısının artmasına yol açıyor. Kadınları öldüren faillerin açığa çıkmaması, adaletin sağlanmaması kadınların sisteme karşı öfkelerinin artmasına yol açıyor.   

Bu dava hepimizin

Şule Çet cinayetiyle ilgili soruşturma aşamasında ve duruşma sırasında ortaya çıkan gerçekler çok çarpıcıydı. Yaşadığımız kapitalist sistemde toplumsal cinsiyetin ve sınıfsal güç ilişkilerinin kamu görevi yapması gereken kişiler üzerindeki etkisi bütünüyle açığa serildi. Soruşturma aşamasında failler iki kez serbest bırakıldı. Emniyet görevlileri olay yerinde yeterli bir araştırma yapmadılar. Cinayete ilgili önemli deliller emniyette yok edildi.  Şule Çet’in otopsi raporunda tecavüz ve cinayetle ilgili darp ve sıvı bulguları bulundu. Ancak duruşmada failler yerine, öldürülen sorgulandı. Dava olgular üzerinden değil algı üzerinden yürütüldü. “İçki içmeyi kabul etmek, cinsel ilişkiye rıza göstermek ” anlamına gelir dendi. Şule Çet’in gece geç saate rağmen neden orada olduğu, bakire olup olmadığı sorgulandı.  Sanık avukatları Şule’nin para sıkıntısı çektiğini, derslerinin kötü olduğunu, psikolojinin bozuk olduğunu söylediler. Sanık Berk Akand Şule’nin dokuz tırnağından çıkan DNA’sının tokalaşmayla geçmiş olabileceğini iddia etti. Sanık Çağatay Aksu Şule’nin babasına ‘siz de kızınıza sahip çıksaydınız’ diyebildi. Şule Çet’in avukatı Umur Yıldırım’ın “Bir önceki duruşmanın SEGBİS kayıtları çıktı. Çağatay’ın annesi ‘mağdurum dolandırıldım’ diyerek rüşvet verdiğini itiraf etti. Parayı hangi hesap numarasına yatırdığını ve o gün hangi numara ile konuştuğunu soracağız” açıklaması, içinde yaşadığımız kapitalist sistemin sadece paran kadar sağlık, paran kadar eğitim dışında, aynı zamanda “paran kadar adalet” anlamına geldiğinin de önemli göstergesi oldu.

Mahkeme henüz sonuçlanmadı ama Şule Çet için adalet talebi mücadelesi kadın hareketine güç verdi. Pek çok emsal cinayetin aydınlanmasının yolunu açtı. Aynı zamanda bu süreç bir okul işlevi gördü.  Adalet ve hukuk kavramlarının sınıfsal aidiyetlere göre değiştiğini, adaletin ancak mağdurların hakları için birleşmesiyle sağlanabileceğini gösterdi. Bu cinayet sadece kadınların meselesi değil, kadın, erkek, tüm ezilenlerin ve emekçilerin sorunu. Katiller cezalandırılıp, adalet sağlandığında kadınların yaşamlarını daha güvenli hale gelecek ve bu hepimize güç verecek.

Çağla Oflas

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol