AKP, MHP iktidarının kadınların kazanımlarına yönelik saldırıları da hız kesmiyor. Nafaka hakkının kadınların aleyhine düzenlenmesi teklifi mecliste gündeme getirilecek. Teklifte sunulan yeni düzenlemeye göre nafaka hakkı beş yılla sınırlandırılırken, evlilik süresi ve boşanma nedenine göre belirlenecek.
Nafaka hakkının itibarsızlaştırılmasına ilişkin asılsız iddialarla dolu bir karalama kampanyası bir süredir adeta “gizli bir el” tarafından sürdürülmekteydi. Medya mensupları, mağdur babalar, boşanmış insanlar tarafından kurulan dernekler eliyle, “1 gün evli kalıyorlar ömür boyu nafaka alıyorlar”, “nafaka alıp çalışmıyorlar”, “nafaka yüzünden erkekler hapisten çıkmıyor”, “nafaka alabilmek için kadınlar boşanıyor” gibi manipülatif söylemler dillendirildi. Bu sözde mağdur erkekler dernekleri ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ortak çalıştaylar düzenledi. Cumhurbaşkanı’nın 100 günlük eylem planında “daha adil bir nafaka” için yer alan bir düzenlemeden bahsediliyordu. Tüm bu gelişmeler zaten sınırlı kullanılabilen nafaka hakkının iyice kullanılamaz hale gelmesine ilişkin kapsamlı bir adım hazırlığı içinde olunduğunun sinyallerini vermekteydi. Nitekim yerel seçimler öncesinde MHP konuyla ilgili teklifi gündeme getirdi.
Nafaka, istismar, kadın düşmanlığı
Nafaka hakkı üzerine yapılan tartışmalardaki asılsız iddialar bir yana bu mesele, üretim süreciyle, yeniden üretim sürecini birbirinden ayıran kapitalist sistemin yol açtığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği, cinsiyete bağlı iş bölümü dışında ele alınmamalı. O nedenle kadınların eğitim haklarından yoksun bırakılmaları, tarımda aile içi işçi olarak kadınların çalıştırılması, istihdamda kadınların yer alma oranlarının erkeklere oranla çok daha gerilerde oluşu, eşit iş, eşit ücret ilkesinin çiğnendiği, esnek, güvencesiz ve eşitsiz çalışma koşulları, kreş hakkının olmadığı, ev işleri, çocuk ve yaşlıların bakımının kadınların sırtına yüklendiği görmezden gelinmemeli. Öte yandan kadına yönelik şiddetin tavan yaptığı koşullarda, kadınların kendi yaşamlarını sürdürmesini sağlayacak köklü düzenlemeler ve yapısal değişimler olmadan; yani kadınları nafaka almak zorunda bırakan koşulları konuşmadan, Avrupa ülkeleri örnek gösterilerek kadınlara bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını savunmanın kadın düşmanı olmak dışında bir gerekçesi de olamaz.
Kaldı ki, tüm manipülatif söylemlerin aksine mevcut düzenleme , “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yine irat biçiminde aylık olarak ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” şeklinde. Yoksulluk nafakası Medeni Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca nafaka yükümlüsünün -ki aynı maddeye uyarınca bu erkek de olabilir- mali gücü oranında belirleniyor. Mor Çatı’nın yayımladığı rapora göre bu rakam 300 TL civarında.
Kadınların hayatı değerlidir
Nafaka hakkının gaspı, kadınların kazanımlarının ortadan kaldırılmasına yönelik saldırıların bir parçası. Üstelik kamusal hizmetlerin kısıtlanması, yoksulluğun artması, işsizlik koşullarında kadınların güçsüzleştirilerek eve gönderilmesi, hayati önem taşıyor. Nafaka hakkına saldırının arkasında yoksulluk ve kadınları boşanmaktan vazgeçirme çabası var. Kadını şiddet, yoksulluk, baskı cenderesinde yaşamak zorunda bırakan koşullarla ilgili itiraf geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. Cumhurbaşkanı, boşanmaların artmasından, nikahsız yaşamanın norm haline gelmesinden, ailenin çözülmesinden şikayet ederek, “devleti korumak da ancak aileyi korumakla, kollamakla mümkündür." dedi.
Yoksulların kürtaj hakkının gasp edilmesi, doğum kontrol araçlarına erişimine yönelik engeller, boşanmanın zorlaştırılması, 6284 sayılı yasa, kadınlara yönelik sistematik saldırıların ardında aile kurumunu kurtarma çabası ve aile kurumu üzerinden varlığını sürdüren sermaye birikim sürecinin devamını sağlama güdüsü yatıyor. Cumhurbaşkanının sözlerinin aksine, kadınların hayatları önemli. Devlet, aile, sermaye değil, kadınlar korunmalı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermenin tek yolu kadını güçlendirecek düzenlemelerden geçmekte. Nafaka hakkı da bu düzenlemelerin başında yer almakta. Kadınlar tüm kazanımlarından olduğu gibi nafaka hakkından da vazgeçmeyecekler, mücadeleye devam edecekler.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)