İklim isyanı gemisini kaçırma

10.05.2019 - 11:42
Alex Callinicos
Haberi paylaş

Eminim ki Londra’da Paskalya boyunca Yokoluş İsyanı (Extinction Rebellion-XR) protestolarının bir dönüm noktası olduğunu hisseden çok fazla insan olmuştur.

İlk olarak ölçeği sebebiyle. Daha önce de önemli doğrudan eylem hareketleri oldu. Muhtemelen en büyüğü nükleer silahlanmaya karşı 1961-62 yıllarında yapılan 100’ler Komitesi kampanyasıydı. Ama Yokoluş İsyanı kadar kalıcı olan başka bir hareket aklıma gelmiyor – Londra’nın merkezinde bir hafta boyunca binlerce insan, işleri büyük oranda aksatan protestolar için bir araya geldi. Şüphesiz zayıf, bölünmüş ve dengesiz bir hükümet tarafından yönetilen İngiliz devleti zaten savunma hâlindeydi. Ancak Yokoluş İsyanı’nın kazanımları olağanüstü oldu.

İkinci olarak konusu sebebiyle. Hemen herkes iklimin değiştiğini ve bunun nedeninin insanların yaptıkları olduğunu biliyor. Bu insanların hemen hepsi de sistemin kurumlarının, tüm dünyadaki felaket ısı artışını durdurmak için gerekenleri yapmaya başlamadığının farkında. Bununla beraber, giderek artan sayıda insan, çok az zamanımız kaldığına ya da hiç kalmadığına inanıyor. Cumbria Üniversitesi’nden Jem Bendell’in yazdığı ve çok okunan bir makalede, bilimsel verilerin “global bir çevre felaketini engellemek için çok geç olduğunu” gösterdiği ileri sürülmekte. İklim değişikliği birbirlerini karşılıklı olarak pekiştirmenin sınırında olan çok çeşitli süreçleri içerir. Örneğin, kutuplardaki buzullar hızla eriyorlar. Bu, şu anda donmuş toprakta tutulmakta olan ve karbondioksitten çok daha güçlü bir sera gazı olan metanın atmosfere salınmasına neden olabilir. Bendell “böyle bir salınımdan sonra sadece birkaç yıl içinde atmosferik ısınmanın 5 deceden fazla olacağı” konusudan uyarıda bulunan bir çalışmadan alıntı yapmış. Vardığı sonuç ümitsiz. “Yıkıcı ve kontrol edilemez seviyede bir iklim değişikliği ile karşı karşıya” olduğumuzu yazıyor:

“Kendi hayatınızda demek istiyorum, yakında musluklarınızdan su akmayacak. Yiyecek ve ısı için komşularınıza muhtaç olacaksınız. Yetersiz beslenmeden muzdarip olacaksınız. Kalmalı mı gitmeli mi bilemeyeceksiniz. Açlıktan ölmeden önce vahşi bir şekilde öldürülmekten korkacaksınız.”

İklim değişikliği doğrusal ilerlemeyen süreçler içerir; oldukça küçük değişimler aniden tüm sistemde niteliksel bir değişimi tetikleyebilir. Bu nedenle Bendell’in “medeniyetin çöküşününün” yakın bir gelecekte kaçınılmaz olduğu konusunda haklı olup olmadığını söylemek zor. Ama gittikçe daha fazla sayıda insan haklı olabileceğinden korkuyor. Birçok insanı Yokoluş İsyanı pankartlarının altına çeken ve öğrencilerin greve gitmesini sağlayan da bu korku. Bu durum sol için bir mücadele alanı oluşturuyor.

İklim değişikliği ve çevre yıkımının, sermaye birikimi güdüsünün bir sonucu olduğunu gösteren birçok müthiş Marksist çalışma var. Ian Angus’un İklim ve Kapitalizm isimli mükemmel blog sayfası sürekli bu mesajın altını çiziyor. Ama bu gibi teorik kavrayışların hâlen politik pratiğe çevrilmesi gerekiyor. Büyük partiler gibi sosyalistler de Brexit krizine takıntılı hâle geldiler ve bölündüler. Bu sırada örgütlü sol, Yokoluş İsyanı protestolarına büyük oranda katılmadı. Yokoluş İsyanı’nın stratejisinde boşluklar bulmak kolay. Diğer yandan, The Ecologist dergisi “Yokoluş İsyanı’nın kapitalizme, yeni sömürgeciliğe ve doğal maden endüstrilerine karşı uluslararası bir dayanışma oluşturduğunu” yazdı. Diğer yandan Financial Times, Yokoluş İsyanı’nın iki kurucusundan biri olan Gail Bradbrook’u “Londra’dan bir serbest yatırım fonu sahibi ile bağış toplama tartışmaları ve Yokoluş İsyanı gösterisi gönüllüleri ile toplantılar arasında koşan” biri olarak tanımladı. Serbest yatırım fonu sahibi? 2016 yılında yayınlanan bir Talep Üzerine Savaş raporunda, Londra Borsası’nda listelenen firmaların yalnızca Afrika’da 166 milyar sterlin değerinde kömürü kontrol ettiği ve 27 Afrika ülkesinde petrol için sondaj yapmakta olduğu yayınlandı. Bu yeni iklim hareketlerinde yer almamanın gerekçesi olarak böyle çelişkileri öne sürmek tam olarak suçtur. Her yeni mücadele, bazen birbiriyle çelişen karmaşık fikirleri olan insanları kendine çeker. Şimdiye kadar problem, iklim felaketi tehdidinin katıksız kötülüğünün, edilgenlik ve umutsuzluk oluşturmaya eğilimli olmasıydı. Şimdi bu değişiyor. Bu çok güzel ve biz bunun bir parçası olmalıyız.

Alex Callinicos

Bültene kayıt ol