Çalışma Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatı fonu konusunu bir kez daha kamuoyunun gündemine getirdi. Hükümet işçilerin kıdem tazminatına el koyma isteğinden bir türlü vazgeçemiyor. İşçi sendikalarının genel grev sebebi sayarız dediği konuyu ısıtıp ısıtıp tekrar gündeme getiriyor.
Bu ısrarın altında acaba ne yatıyor? Söylendiği gibi, işverenler tarafından işçilerin kıdem tazminatlarının sürekli gasp edilmesi, bir yılını doldurmak üzere olan işçilerin işe girdi-çıktı yaptırılarak kıdemlerinin sıfırlanması mıdır, hükümeti endişelendiren? Yoksa hükümetin çözmek istediği, zaten sigortasız çalıştırıldığı için, işten çıkarıldığında herhangi bir tazminat verilmeyen işçilerin haklarını savunmak mıdır?
Hükümetin kıdem tazminatı fonu için bu kadar ısrar etmesinin altında yatan asli neden, Fon Yasa Tasarısında da anlatıldığı gibi, kapitalist düzen için yeni bir kaynak yaratma ihtiyacıdır. Fonda birikecek paralar, sonuç olarak kapitalist düzenin her hangi bir sektörü için sermaye olarak kullanılacaktır. Tasarruf oranı düşük olan Türkiye kapitalizmi, tasarruf ihtiyacını işçilerin sırtından sağlamaya çalışmaktadır. Yoksa işçilerin haksız yere gasp edilen kıdem tazminatlarının adil bir şekilde işçilerin eline geçmesinin sağlanması ne hükümetin ne de işveren çevrelerinin umurunda.
İşçilerin bu kadar net ve somut bir kazanımı olan kıdem tazminatını türlü formüllerle, türlü hikâyelerle ellerinden almaya çalışmak, düpedüz onları isyana teşvik etmek demektir.
Bu saldırıya karşı sadece Türk-İş’in hükümetle yürütmekte olduğu diplomatik görüşmeler yetmez, elbette görüşmeler sürdürülmeli, kıdem tazminatına dokunmanın yaratacağı sonuçlar hükümete anlatılmalıdır, ama işçilerin kendi güçlerini birleştirmesi, dosta düşmana bu gücü göstermesi daha önemlidir.
İşçi sendikaları geçmişte pek çok kere sorunlara karşı bir araya gelmiş, mücadeleye öncülük etmiş olan Emek Platformunu acilen toplamalıdır. Platforma tüm emek ve emek dostu örgütler çağırılmalı, özellikle çiftçi örgütleri mutlaka Emek Platformuna katılmalıdır. Emek Platformu, Kıdem Tazminatını Koruma Koordinasyonu oluşturmalı, başlangıç olarak birleşik bir uyarı grevi örgütlenmelidir. Yasa görüşülmeye başlandığında süresiz genel grev ilan edilmelidir. Kamu çalışanları, taşeron işçiler, maden işçileri, iş cinayetlerinin mağdurları, işsizler, ev kadınları, plaza çalışanları, doktorlar, öğrenciler Türkiye tarihinin en büyük işçi direnişini örgütleyebilir.
Faruk Sevim
(Sosyalist İşçi)