Son dönemde kadın hareketi küresel çapta kar topu gibi büyüyüp, yaygınlaşıyor. Türkiye’de de OHAL dönemi boyunca sokaklara nefes aldıran kadınlar, ara vermeden mücadeleye devam ediyor.
5-6 Ocak tarihlerinde İstanbul’da “Türkiye Kadın Buluşması” için onlarca farklı ilden yaklaşık bin kadın bir araya geldi. Etkinliğin gerçekleştiği Fulya Sanat Merkezi’nde sabahın erken saatlerinden itibaren oluşan uzun kayıt kuyruğu etkinliğin kitleselliğinin ilk işaretiydi. Hep bir ağızdan söylenen şarkılarla başlayan programda ilk olarak Türkiye’nin dört bir yanından etkinliğin çağrıcısı olan 164 kadın ve LGBTİ+ örgütünün çağrı metni kalabalık bir kadın grubu tarafından okundu. Ardından farklı illerden katılımcı olan kadın örgütlerinden deneyim aktarımları yapıldı.
Salondan yapılan konuşmalarda sık sık geçen günlerde katledilen akademisyen Ceren Damar, açlık grevindeki Leyla Güven ve direnişteki Flormar işçisi kadınlar hatırlatıldı, dayanışma sloganları atıldı. Adana, Ankara, Antakya, Amed, Artvin, Balıkesir, Batman, Erzincan, İstanbul, Karadeniz Ereğli, Kocaeli, Kayseri, Mardin, Mersin, Muğla, Samsun, Soma, Trabzon, Van, Urfa gibi illerden Kürtçe, Türkçe, Arapça dayanışma mesajlarıyla deneyimler paylaşıldı.
Özellikle farklı illerden kadınların sorunlarının ve mücadele deneyimlerinin paylaşılması etkinliğin en öğretici kısmıydı. Balıkesir’den Karadeniz’e kadınların ve doğanın katledilmesine karşı birlikte mücadele yürütüldüğüne dair vurgular yapıldı. Antakya’dan göçmenlerle ortak mücadeleyi ören kadınların deneyimleri paylaşıldı.
Mücadele her yerde
Artvin Hopa’da Özgecan cinayetinin ardından sokağa ilk kez kitlesel bir şekilde çıkıldığından ve bu eylemden sonra mücadelenin süreklileştiğinden bahsedildi. İmam kocası tarafından katledilen hemşire Güler Subaşı için yüzlerce Artvinli kadının sokağa döküldüğü anlatıldı. Genel olarak ‘sol’ bir kent olarak kabul edilen Artvin Hopa’da son yıllarda kentin en kitlesel ve dinamik yürüyüşlerinin kadınlar tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı. Erzincan’da ‘8 Mart kızıldır kızıl kalacak’ anlayışının hareketin önünü tıkamaya çalıştığı ama kadınların istikrarlı bir şekilde hayatın her alanında mücadele ettiği ve sokağa çıktığı aktarıldı. Zonguldak’ta madende kocasını kaybeden kadınların sistematik olarak kayınpederleri gibi ailedeki erkeklerin istismarına maruz kaldığı aktarılırken Hatay’da da kadınlara yönelik kocaları tarafından yapılan çokeşlikik tehditinin göçmen düşmanlığıyla nasıl el ele gittiği anlatıldı. Kayseri’de sanayi işçileri arasında mücadele yürütenler, kadınların boşandıklarını çevrelerinden gizlemek zorunda kaldıklarını anlattı. Farklı yerellerden aktarılan birbirinden farklı sorunların yanında açıkça ortaya çıkan en büyük ortaklık, her yerde kesintisiz bir mücadelenin sürdüğü gerçekliğiydi. Trabzon’da kahvehane basan kadınlardan Kocaeli’nde OHAL öncesinden beri süre gelen 8 Mart/25 Kasım eylem yasağını sokağa çıkarak baskıyı aşan kadınlara, şiddete, tacize, tecavüze, ayrımcılığa karşı yedi gün 24 saat mücadele sürüyor.
Etkinlik boyunca yapılan birçok konuşmada önümüzdeki 8 Mart’ı bir kadın genel grevi olarak örgütleme önerisi öne çıktı. Uluslararası kadın hareketinin iki yıldır yaptığı genel grev çağrısının Türkiye ayağını örgütleyebilecek platformun Türkiye Kadın Buluşması’nda bir araya gelen ve Kadınlar Birlikte Güçlü diyen kadınlar olduğu vurgulandı.
Etkinlik daha sonra kadınları bir araya getiren sorunların neler olduğu, hangi pratiklerle yan yana gelebildiğimiz gibi sorular ve hareketin içinde yaşanılan sorunlar etrafında ortak tartışmaların yürütüldüğü atölye çalışmalarıyla devam etti. Pazar günü ise atölye çalışmalarından çıkan sonuçlar üzerine tartışmalar sürdürüldü.
Türkiye Kadın Buluşması’ndaki coşku, kitlesellik ve radikal mücadele ruhu aslında şaşırtıcı değil. Tüm dünyada baskının, pervasız bir maçolukla yüklü sağcılığın yükseldiği siyasi atmosfer gündelik hayatımızı, sokaklarımızı, okullarımızı, örgütlerimizi, evimizi de etkiliyor. Kadınlar tüm dünyada artan bu sağcılığın kazanılmış haklarımıza dönük saldırısıyla olduğu kadar gündelik hayatta dozunu arttıran baskıyla da yüz yüze. Kadınların haklarına dönük saldırının, tacizin, şiddetin olduğu her yerde mücadele de var.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)