Türkiye’de uzun süredir faşizm kavramı enflasyonu var. Karşılaşılan her baskı aynı bohçanın içine doldurulmaya çalışılınca at izi it izine karışıveriyor. ‘12 Eylül faşizmi, AKP faşizmi, Milliyetçi Cephe (MC) faşizmi’ gibi havada uçuşan bu örnekler arttırılabilir.
Bu manzaraya bakılırsa Türkiye periyodik olarak faşist rejime giriyor, çıkıyor. Bir de ‘AKP faşizmi’ kavramını gerçekten faşist olduğunu düşündüğü için değil ‘propaganda’ olsun diye kullandığını açıklayan parti liderleri var ki evlere şenlik. ‘AKP’ye faşist olduğu için faşist demiyoruz ki’ diyenlerin ne dediği belli değil ancak bu fikirler gerçek faşist tehlikeyi silikleştiriyor, önemsizleştiriyor. Faşizm ‘içimden öyle demek geldi’ diyerek kullanılacak bir kavram değildir. Sırf propaganda olsun diye bol keseden atmak gerçek faşist tehlikenin alanını genişletmekten başka bir işe yaramaz.
Türkiye parlamentosunda faşist parti var, adı MHP. Parlamento dışında geçen hafta Kadıköy’de ırkçılık karşıtlarına saldıranlar gibi turancılar, kara kalpaklılar ve ‘bana üç bin kişi verin bütün Kürtleri öldüreyim’ diyen Osman Pamukoğlu’nun Hepar’ı var. Nazi sembolleri ve Göktürk alfabesi karışımı bayrakları, deri ceketleri ve motorsikletleriyle kendilerine ‘milliyetçi toplum hareketi’ diyen neo naziler de var. Üstelik Facebook sayfalarında gaz maskeleriyle Gezi direnişi hatıra fotoğrafları paylaşıyorlar.
Hepsinin ortak noktası süzme ırkçı olmaları. Lümpen kesimleri askeri temelde örgütleyip sokağa, işçi sınıfının, sosyalistlerin, azınlıkların üzerine salmaya hazırlıyorlar.
İster ‘marjinal’ görünen bir avuç grup olsun ister MHP, faşistleri engellemenin yolu kitlesel anti-faşist hareket örgütlemekten geçiyor.
Hedefine faşistleri, ırkçıları alan gösteriler sokakları bu örgütlerden temizleyebilir. Faşistleri savunma sporu dersi alıp teke tek dövüşerek, 3-5 tanesini sopalayarak engelleyemezsiniz. Bu taktiklerin adını ‘devrimci müdahale’ koyunca durum değişmiyor. Faşist örgütleri dağıtmanın yolu onları örgütlenemez hâle getirmekten geçiyor.
Tıpkı Almanya’da ırkçı Pegida’ya karşı haftalarca sokağa çıkan on binlerce anti-faşistin en sonunda faşistlere nefes aldırmaması gibi. Yunanistan’da sokakları bir an olsun boş bırakmayan işçi sınıfının doğrudan anti-faşist gösterilerle Altın Şafak’ın güç kaybetmesini, bürolarını kapatmasını, liderlerinin kodese tıkılmasını sağlaması gibi.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)