Dünyanın altıncı büyük ekonomisi Fransa’da Macron’nun önce en varlıklı kesimlere yönelik servet vergisini kaldırması, işten çıkarmaları kolaylaştıran iş yasalarını hayata geçirmesi gibi neoliberal politikaların son adımı da yenilebilir enerjilere kaynak yaratma adı altında akaryakıta getirmek istediği zamlar oldu.
Bu durum arabası olan ama arabasını işe gitmek için kullanan ve bundan yoksun kalırsa ciddi geçim sıkıntısına düşecek olan on binlerce insanın isyanına yol açtı. Macron bu adımı “ekolojik amaçlarla” yaptığını ve geri adım atmayacağını söylediği konuşmasının ardından yapılan tüm anketler ise Sarı Yelekliler’e verilen desteğin daha da arttığını gösterdi. 28 Kasım’da yayınlanan bir anketin sonuçlarına göre, halkın yüzde 84’ü Sarı Yelekliler’i desteklediğini söylüyordu. İklim değişikliğini durdurma mücadelesini bireysel mücadeleye indirgeyen, fedakarlık yapma üzerine kurulu siyasetler ise bu aşağıdan, kendiliğinden gelişen hareketi ‘bencil olmakla, gezegeni değil de kendi çıkarlarını düşünmekle’ suçlayıp, Yokoluş İsyanı hareketinin yanında durmayı, Sarı Yeleklilerle mesafelenmek gerektiğini söylediler. Ya da polisin göstericilere müdahalesi sırasında “otomobile binmeyin, bisiklet kullanın, iklimi koruyun” gibi öğütler verildi.
İklim mücadelesinin başından beri var olan politik bir tartışma Fransa’da Sarı Yelekliler hareketi ile ete kemiğe bürünmüş durumda. Her bir ekonomik krizde her bir felaketin ardından aynı gemideyiz söylemi içinde hep birlikte fedakarlık etmemiz gerekir diyen ve milyonlarca insanı sefalet koşullarına sürükleyen krizleri bile fırsata çeviren şirketlerin, devletlerin politikalarına karşı artık yeter diyenlerin mücadelesi. Ya bu mücadelenin içinde yer alıp, hareketin içindeki cinsiyetçi, sağcı fikirleri geriletme, iklim değişikliğini durdurmak için kimsenin daha kötü koşullarda yaşamasını istemeden kolektif çözümleri birlikte dile getireceğiz ya da bireysel fedakarlıklarımızla vicdanlarımızı rahatlatacağız ama iklim değişikliğine çözüm olmayacağız.
Macron’un uyguladığı politikalar tam da kapitalist sistemin çözüm önerileri, iklim değişikliğini durdurmada bir etkisi olmayacağı gibi daha fazla insanın yoksullaşmasına yol açacak piyasa temelli çözümler. İklim değişikliğini durdurmak için milyonlarca sıradan insanın mücadelesine ihtiyaç var. Bu sorunun doğasından ve büyüklüğünden kaynaklı. Bu harekete insanlar daha fazla fedakarlık etmeniz gerekir diyerek dahil edilemez. Siyasetçiler bunu zaten diyorlar. Şu anda Sarı Yelekliler’den iklim için fedakarlık yapmanız gereken diyen Macron, politikalarını uygulamak için şiddete de başvurmuş durumda. Geri adım atmayan eylemciler, tersine hükümete geri adım attırdılar bile. Oysa iklim değişikliğine yol açan insanların açgözlülüğü, bencilliği değil. İklim değişikliğine yol açan kapitalist sistemin işleyişini ve onun savunucusu halindeki politikacıları bir tarafa bırakıp, sorunu insanların açgözlülüğüne, bencilliğine dayandırırsak Macron’la birlikte bu fedakarlıkta bulunmayan insanlara karşı aynı yerde dururuz.
Sarı Yelekliler’e destek çağrısı yapan bir konuşmada şöyle deniyor ‘Hükümet şunu çok iyi biliyor: Bu konuda geri adım atarsa Fransa halkının gücü karşısında geri adım atmış olacak. Mesele mazot vergisi değil, tüm reformlar, Macron yasalarının tamamı!”. Bu mücadeleyi hem insani hem de ekolojik kaygıları gözeterek yükseltmek mümkün, tabii mesafelenmeyi bir tarafa bırakırsak.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)