Enflasyonun nedeni ücretler değildir

30.11.2022 - 14:10
Haberi paylaş

Hem bu iktidarın bakanı hem de patronlar sınıfının tüm sözcüleri ücret artışlarının yüksek enflasyona neden olduğunu iddia ediyorlar. Bu neredeyse 150 yıllık bir tartışma. Marx, ücret artışı istemenin boşuna olduğunu, bunun patronların kârlarını korumak için fiyatları artıracağını, dolayısıyla enflasyonun yükseleceğini ve satın alma gücünün azalmasına neden olacağını söyleyenlere karşı bu ücret-fiyat sarmalı teorisinin saçma olduğunu şöyle gösterdi. 

Michael Roberts, Marx’ın öncelikle “ücret artışlarının, önceki fiyat artışları doğrultusunda gerçekleştiğini” vurguladığını söylüyor.

Gerçekten de Türkiye’de asgari ücret zammının asıl amacı, son bir yıldaki kayıplarımızı karşılamak istememiz. Biz henüz önceki fiyat artışlarının yarattığı zararı karşılamak için uğraşıyoruz. Bu artışlar ise işçilerin daha yüksek ücretler için aşırı ve gerçekçi olmayan talepleri nedeniyle değil “üretim miktarı yani büyüme oranları, emeğin üretken güçleri yani verimlilik artışı, paranın değeri yani para arzının büyümesi, fiyat ayarlamaları ve endüstriyel döngünün yükseliş ve çöküş aşamaları gibi evreleri tarafından belirlenir.

Üstelik ücret artışları esas olarak genel kâr oranlarında bir düşüşe yol açacak, esas olarak malların fiyatlarını etkilemeyecektir. Bu yüzden ücret zamlarının yüksek enflasyona yol açacağını iddia edenlerin patronların kârlarının gönüllü ya da paralı bekçiliğini yaptıklarını görmeliyiz. Tıpkı İngiltere Merkez Bankası Başkanı Bailey’in yaptığı gibi: “Kimse maaş zammı almaz demiyorum, beni yanlış anlamayın. Ama benim söylediğim şu ki, maaş pazarlığında kısıtlama görmemiz gerekiyor, aksi takdirde iş kontrolden çıkacaktır”.

Michael Roberts; ABD eski başkanı Obama’nın bir ekonomi danışmanının “ücretler yükselirse fiyatlar yükselir ve böylece her şeyin fiyatları dizginlenemez bir şekilde yükselir” yönündeki açıklamasının da aynı sermaye yanlısı önyargıların bir ürünü olduğunu anlatıyor.

IMF’nin, birçok ülkede son 60 yıldaki verileri inceleyerek hazırladığı ücret fiyat artışları arasındaki ilişkiyi anlatan raporu, patronların sözcülerini yalanlıyor. IMF çalışması şu sonuca varıyor: “En azından fiyatların ve ücretlerin sürekli olarak hızlanması olarak tanımlanan ücret- fiyat sarmallarını, son tarihsel kayıtlarda bulmak zor. Gerçek ücretlerin önemli ölçüde düştüğü günümüze benzer dönemlere bakıldığında, sürekli ücret ve fiyat artışı bulmak daha da zor. Bu durumlarda, nominal ücretler, reel ücret kayıplarını kısmen telafi etmek için enflasyonu yakalama eğilimindedir.” 

Dolayısıyla ortada egemen sınıfların bir örgütü olan IMF’nin hazırladığı raporla kanıtlanmış bir gerçek var: Ücret artışları enflasyonun nedeni değildir. İşçi sınıfının geçmiş dönemde yaşadığı kayıpları gidermek için verdiği bir mücadeledir. Marx’a inanmayan, şu iddiayı dile getiren IMF’ye inanabilir: " Nominal ücretlerdeki hızlanmanın, ücret-fiyat sarmalının tutunmaya başladığının bir işareti olarak görülmemesi gerektiği sonucuna vardık." 

Patronların sözcüleri sadece Türkiye’de değil tüm büyük ekonomilerde ücretlerin GSYİH içindeki payının 1980'lerden beri düştüğünü görmemizi engellemeye çalışıyorlar. 

Önümüzdeki hafta başlayacak asgari ücret görüşmelerinde Çalışma Bakanını gerçekleri konuşmaya çağırmak zorundayız. Sendikaların görevi asgari ücret artış oranlarına değil, gerçekte ne kadar arttığına bakmak ve bunun için kitlesel bir mücadele örgütlemek olmalıdır. Bir kez daha Marx’a danışabiliriz. Marx, ücret zamlarında oranlara bakmanın da başka bir tehlike içerdiğini şöyle anlatıyordu: “Haftalık ücreti 2 şilin olan bir adamın ücreti 4 şiline çıkartılsaydı, ücret oranı yüzde yüz yükselmiş olurdu. Her ne kadar ücretin gerçek tutarı, haftada 4 şilin, gene de çok küçük, önemsiz bir ücret, bir açlık ücreti olarak kalsa da bu, ücret oranı olarak takdir edilecek bir şey olurdu. Demek ki, ücret oranındaki etkileyici yüzdelerin sizi şaşırtmasına izin vermemelisiniz. Her zaman artıştan önceki ilk tutarın ne olduğunu kendi kendinize sormanız gerekir.”

Asgari ücret ve ücret zamları konusunda yalan söylemeye devam edecekler. 

Yalanlarını başına çalmanın bir yolu gerçekleri anlatmaksa bir başka yolu da mücadeledir. İnsanca bir yaşam için işçilerin birleşik, kitlesel, işyerlerine yaslanan azimli mücadelesine ihtiyaç var.

Şenol Karakaş

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol