Mücadele içinde geçen bir hayat

09.04.2020 - 11:37
Haberi paylaş

İngiltere’deki Socialist Workers Party’nin (SWP) kurucusu Tony Cliff, sosyalizm mücadelesinin yorulmaz bir savaşçısıydı. Cliff’in yeni bir biyografisini kaleme alan Ian Birchall, onun hikâyesini anlatıyor:

Tony Cliff, İngiliz solunun 20. yüzyılın sonlarındaki en önemli isimlerinden birisiydi. Yahudi bir devrimci olarak işgal altındaki Filistin’de geçirdiği ilk yıllarından, İngiltere’ye gelip sonradan Socialist Workers Party adını alacak olan grubu kurduğu yıllara kadar, Cliff’in bütün hayatı mücadele içinde geçti.

Cliff her daim, sosyalist fikirler için savaştı.

Socialist Worker’ın eski okuyucuları Cliff’i sevgiyle hatırlarlar, eğer vaktiyle onla fikir ayrılığına düşmüşlerse muhtemelen Cliff’in garip azarlamalarını da anımsarlar. SWP’deki genç insanlar ya da bizimle mücadelede birleşen aktivistler içinse Cliff sadece bir isim olabilir.

Gerçek adı Ygael Gluckstein olan Cliff, bir Yahudi olarak 1917’de Filistin’de dünyaya geldi. Anne-babası esasında Siyonist bir topluluğun parçasıydılar.

Çocukluğunda dahi, Ygael, eşitlik tutkusuna sahipti. Okulda hiç Arap öğrenci olmadığını gördüğünde çok şaşırmıştı. Bu şok, onun için devrimciliğe uzanacak bir yolun başlangıcı oldu. Cliff, Siyonizmle bağlarını hemen koparamadı. Önce sol tandanslı Siyonist bir örgüte katıldı; bir yandan da Stalin Rusyası’nın korkunç politikalarını sorgulamaya başlamıştı.

Bu dönemde, Rus devrimci Leon Troçki’nin birkaç yazısını okudu. Cliff, 18 yaşında kaleme aldığı ilk yazısında, Troçki’nin sürekli devrim teorisini Mısır’a uygulamaya çalışıyordu.

1938’de birkaç yoldaşıyla beraber Devrimci Komünist Birlik’i kurmaya girişti. Bu grup hiçbir zaman 20 kişiden fazla üyeye sahip olmadı. Ancak içinde hem Arapları hem de Yahudileri barındıran bu grup, Siyonizme karşı, enternasyonal sosyalist bir alternatif sunmaya çalışıyordu.

Cliff, 1939’da İngiliz otoritelerce hapse atıldı. Salıverilmesinin ardından, grup -iyi kötü- illegal olarak çalışmalarına devam etti. Grup, aynı anda hem siyonistlere, hem stalinistlere hem de İngiliz otoritelerine karşı mücadele etmek zorunda olmasına rağmen, gazete ve broşürler basmayı başardı.

Cliff üretmeye devam ediyor

Bunların dışında, Cliff bir de Ortadoğu’daki devrimci olasılıklar üzerine -hiç basılmamış- bir kitap da yazdı. Uzun süre bilinmeyen bu kitaba artık internet üzerinden ulaşmak mümkün: http://bit.ly/probme

Cliff bu dönemde, 50 yıldan fazla süre boyunca kendisine yoldaşlık edecek olan sosyalist Chanie Rosenberg’le evlendi. Rosenberg hâlen SWP içinde aktif olarak mücadeleyi sürdürüyor.

İkili, 1946’da emperyalizmle onun merkezinde savaşmak üzere Londra’ya taşındı. Ancak İngiliz otoriteler Cliff’i pek de iyi karşılamadı. Cliff 4 yıl boyunca eşi Chanie ve ilk çocuklarından ayrı olarak İrlanda’da sürgünde yaşadı.

Cliff daha sonra İngiliz troçkist örgüt Devrimci Komünist Parti’ye katıldı. Ancak bu dönemde troçkizm, dünya çapında bir kriz yaşamaktaydı. Troçki’nin, ölümünden önce kaleme aldığı analizler, savaş sonrası dünyaya uymuyordu. Vaktiyle Cliff’in de söylediği gibi, bu analizleri kullanmak, elinizde Londra metrosunun haritasıyla Paris metrosunda yolunuzu bulmaya çalışmak gibiydi.

Cliff, özel olarak Stalin yönetimindeki Rus toplumuna ilişkin tartışmalarla ilgiliydi.

Rusya -dejenere de olsa- bir işçi devleti miydi, yoksa 1917’nin mirası imha mı edilmişti? Cliff, Rusya’nın devlet kapitalisti olduğu sonucuna vardı ve bunu kanıtlamak üzere, sonradan bir kitap hâlini alacak uzun bir yazı kaleme aldı.

Cliff’in bu kitabı, marksist teorisyenlere referanslarla dolu olan ve Rus toplumu üzerine derinlemesine bir araştırmayı içeren akademik bir eserdi.

Ancak kitaptaki temel argüman oldukça basitti: “Eğer işçi sınıfının kurtuluşu işçi sınıfının kendi eylemiyse, işçilerin toplumda neyin nasıl olacağını kontrol edecek şekilde iktidarda olmadığı bir işçi devletinden söz edemezsiniz.

Cliff’e göre, Rus bir işçi, İngiltere’deki bir işçiyle aynı sistemin kurbanı pozisyonundaydı.

1950’de Cliff ve takipçileri 4. Enternasyonal’den kovuldular. Bazıları kısa süre sonra mücadeleden düşecek olan 33 kişi, Socialist Review Group adlı yeni bir örgüt kurdular.

Grup, 1950’ler boyunca yalnızca hayatta kalmayı başarabildi; bu süre içinde İşçi Partisi bünyesinde çalışıyor ve küçük bir de gazete çıkarıyolardı.

1953’te Cliff’in kayınbiraderi Mike Kidron İngiltere’ye geldi. İkili, 10 yıldan fazla bir süre boyunca güçlü bir entelektüel bileşim olarak, değişen bir dünya üzerine bir anlayış geliştirdiler.

Cliff’in asıl derdi her zaman marksizmin esaslarına sadık kalmak, ancak bunları içinde yaşadığı dünyanın koşullarına uyarlamaktı. Yıllar sonra söylediği gibi: “Marks’ın omuzlarına oturursanız çok uzağı görebilirsiniz, ancak Marks’ın omuzlarında oturur ve gözlerinizi kapatırsanız pek de bir şey göremezsiniz.

1960’lara gelindiğinde işler değişmeye başladı. Nükleer Silahsızlanma Kampanyası ve İşçi Partisi’ne bağlı yeni kurulan Genç Sosyalistler, 1930’ların ve 1940’ların yenilgilerini ve hayal kırıklıklarını yaşamamış olan yeni bir nesli politika sahnesine çıkarıyordu. Cliff, bu yeni nesilden gençleri kazanmak için amansız bir mücadele verdi.

Kitabım hakkında araştırma yaparken, Cliff’ten ilham alan ve SWP ya da başka örgütler içinde aktif sosyalistler olarak bugüne değin mücadeleyi sürdüren pek çok insanla tanıştım.

Devam etmek gerekirse, 1964’te İşçi Partisi hükümete geldiğinde, Cliff gelir politikası ve sendikayla mücadele kanunları üzerien kısa bir kitap yazdı; bu kitap militan işçiler arasında oldukça popülerleşti.

Coşku

Fransa’daki öğrenci isyanları ve genel grevler başta olmak üzere, 1968 olayları Cliff’i son derece heyecanlandırdı.

20 yıldan fazla süredir devrimciler izole edilmişlerdi. Şimdiyse, yeni adıyla Enternasyonel Sosyalistler’i açık şekilde örgütlenen bir devrimci partiye dönüştürme şansı ortaya çıkmıştı.

1970’lerin başı heyecan verici zamanlardı. 1972’deki kitlesel hareket, maden işçilerinin grevinin kazanmasını sağladı ve ortaya çıkan genel grev tehdidi sonucu Tory (Muhafazakâr Parti) kanunlarıyla hapse atılan 5 liman işçisinin serbest bırakılmasının önü açıldı.

1974’teyse, maden işçilerinin öncülüğündeki sanayi işçileri arasındaki hareket, Tory hükümetini devirdi. Bu İngiltere tarihinde bir ilkti –tabii ki o zamana kadar!

Cliff bu sırada bitmez tükenmez bir enerjiyle mücadele ediyordu. Bütün ülkeyi geziyor, küçüklü büyüklü işçi gruplarına sesleniyordu. Bu dönemde, verimlilik paylarıyla ilgili bir broşür yazan Cliff, Enternasyonal Sosyalistler’in fabrika kollarının da oluşmasına katkıda bulundu.

Nihayet 1977’de, Enternasyonal Sosyalistler, Sosyalist İşçi Partisi (Socialist Workers Party–SWP) adıyla partileşti.

SWP, ırkçı sağa karşı mücadelede ve onu geri püskürtmede büyük etkiye sahip olmuş Anti Nazi Birliği’nin örülmesinde kilit rol oynadı.

Bu dönemde sanayi işçileri arasındaki militanlıksa düşüşe geçmişti. Cliff, son derece üzgün bir şekilde kendi yoldaşlarına dönüp, artık her şeyin daha zorlaşacağını ve fazla iyimserliğin örgüte zarar vereceğini tartışmak zorunda kaldı.

Cliff, 1984-85 yıllarındaki maden işçilerinin grevi boyunca, bu grevlere destek veren toplantılarda konuştu. Bu grevler yenildiğinde, hayattayken bir devrim görme ihtimalinin son derece az olduğunu hissetmiş olmalı. Ancak yine de, konuşmalar yapmaya, makaleler yazmaya ve hepsinin ötesinde genç yoldaşlarını cesaretlendirmeye devam etti.

Cliff, 2000 yılındaki ölümünden birkaç hafta öncesinde dahi, hâlâ konuşmalar yapmaya devam ediyordu.

7 yıldan fazla süre boyunca Cliff’in hayatını araştırdım, onu değişik zamanlarda tanımış 100’den fazla insanla röportaj yaptım, çok daha fazlasıyla görüştüm.

Bazıları bugün Cliff ve SWP’den büyük ölçülerde ayrılmış olanlar dahi, herkes, Cliff’in olumlu yanlarını teslim etmekte ortaklaştı.

Cliff’in (ve SWP’nin) her zaman haklı olduğunu ileri sürecek bir hagiografi yazmak, doğrusu kolay olurdu. Ama Cliff bundan daha iyisini hak ediyor. Hepimiz gibi Cliff’in de zayıf noktaları ve hataları vardı. Fikirlerini oldukça sert savunması, kimi zamanlar yoldaşlarıyla çok şiddetli tartışmalara girmesine yol açtı. Kitapta eleştirel bir duruşu korumaya ve tartışmaların iki tarafını da yansıtmaya özen gösterdim.

Bazı insanlar, neden bu kadar uzun zaman boyunca geçmişi araştırdığımı merak edebilir. Ben (tıpkı Cliff gibi) tarihten öğreneceğimiz çok fazla şey olduğuna inanıyorum.

Üniversitelerin tarih bölümlerini kapattıkları böylesi bir zamanda, sosyalistler de kendi tarihlerine ilişkin sorumluluk altına girmelidir. Umarım kitabım, buna küçük de olsa bir katkı sağlayabilir.

Ian Birchall

(Socialist Worker’dan Melih Mol çevirdi)

Bültene kayıt ol