Georg Lukács, Lenin hakkında yazdığı biyografide onun düşüncesinin çekirdeğinde ‘devrimin güncelliği’nin yer aldığını ileri sürmüştü. Bununla bahsettiği Lenin’in pratik bir gerçeklik olarak işçi sınıfı devrimi şeklinde Marksizm’i restore etmesiydi. Kızıl bayraklar sallayanlar için devrim, uzaktaki bir hayal veya retorik gösteriş değildi. Her ciddi Marksistin taktik ve stratejilerine rehberlik ediyordu.
John Molyneux, ciddi bir Marksist, parmak uçlarına kadar bir Bolşevik’ti. Rebel için yakın zamandaki bir röportajında 1968’de New York’u nasıl ziyaret ettiğini, ilk gününde soyulduktan sonra 1 dolara üçüncü sınıf bir pansiyonda kaldığını anlatıyordu. Burada sosyalist fikirlere sahip insanlarla tanışmış, şehrin aşırı eşitsizliğini deneyimlemiş ve bunlar zaten beyninde kök salmakta olan radikalizmin daha da güçlenmesini sağlamıştı. Southampton Üniversitesi’ne döndüğünde Vietnam Dayanışma kampanyasına dâhil oldu ve Vietkong’la dayanışma için yaptıkları bir eylemin bastırılması sırasında polis şiddetine birinci elden şahit oldu. O büyük şehir Gaullecu rejime karşı başkaldırmak için ayağa kalktığında Paris’e giderek, bir işgal evinde kalan yirmi işçinin arasına katıldı. Bu deneyimleri ona üç şey öğretmişti: 1) Devrim mümkündü 2) Devrimin öznesi işçi sınıfıydı 3) Emek hareketi içinde aşağıdan sosyalizm fikrini yok eden reformist liderlere de, o zamanlar güçlü olan komünist partilere de meydan okuyan bir devrimci parti kurmak gerekiyordu.
John, yazdığı pek çok kitap sebebiyle küresel sol tarafından tanınıyordu. Şu anda maalesef baskısı tükenmiş bulunan Leon Troçki’nin Devrim Teorisi kitabını hâlâ hatırlarım. Bu büyük devrimcinin, görüşlerini eleştirel bir süzgeçten geçiren dürüst bir değerlendirmeydi. John’un yaklaşımına karakterini veren buydu, devrimcilerin nasıl ilerleyebileceğine içten bir şekilde bakarak dogmaları reddederdi. Gerçek Marksist Gelenek kitabında işçi sınıfının kendi eylemini içermeden sosyalizm için bir yol öneren her türlü kestirme yolla polemiğe girdi. Günümüz İçin Lenin’de Bolşevik Parti kurucusunun moda olan görmezden gelinişine ve farklı toplumsal hareketlerin muğlak bir koalisyon içinde bir araya getirilmesi çağrılarına karşı çıkarak bunun yerine devrimci bir partinin inşasının gerekliliğini savundu.
John’un, okuyucusuna asla üstten bakmadan, karmaşık fikirleri daha kolay terimlerle ifade etme konusunda belirgin bir yeteneği vardı. Argümanları ciddiye alır, onların içsel mantığını kavrardı ve çok parlak bir polemikçiydi. Hayatının bir noktasında John, rakiplerinin zihinlerini onları yenmek için herkesten iyi okuyan, başarılı bir poker oyuncusuydu. Bu yöntemlerin bazılarını aynı şekilde politik argümanlarına da uyguladı. Karşıt fikirler hakkında dikkatlice düşünür, bazı pozisyonların mantıksal anlamsızlığının taslağını çizer ve kendi sonuçlarını en berrak şekliyle ortaya koyardı. Bu yetenek en çok da yazdığı “basit” broşürlerde belirgindir. Eğer sosyalistlere karşı kullanılan en yaygın argümanların reddiyesini görmek isterseniz, sadece onun kısacık İnsan Doğası Sosyalizme Engel mi? broşürüne bakmanız yeterli.
John, Uluslararası Sosyalist Akım’ın (IST) içinde olmaktan gurur duyan bir üyesiydi ve akımın koordinasyon komitesinde Sosyalist İşçiler Ağı’nı (SWN) temsil ediyordu. IST’yi aşağıdan sosyalizm akımının içinden çıktığı zemin olarak görüyordu. Son kitabı Sosyalizm ve Devrim Üzerine Seçme Yazılar, İngiltere’deki Sosyalist İşçi Partisi’nin kurucusu Tony Cliff’e adanmıştı. Ancak John hiçbir zaman eleştirel olmayan bir takipçi olmadı. O, devrimci değişimi nasıl ileri götüreceği hakkında derinlemesine düşünen aktif bir devrimciydi. Bu, kendisini on yıllar boyunca eğitmiş olan gelenekten bazen farklı düşünmek anlamına geliyordu. Bu sebeple John, İrlanda’da kendi gibi düşünenlerin Kâr Değil İnsan Koalisyonu’nu bir geçiş örgütü olarak inşa etmeye başlamalarını hevesle destekledi. “Geçiş örgütü” derken, devrimciler tarafından domine edilse de, kendisi devrimci bir örgüt olmayan ve Marksist olmayan fikirlere sahip olanlara da açık olan bir örgütten söz ediyordu. Bununla birlikte amacı, pek çok küçük örgütün içine düştüğü sekter tekdüzeliği kırmaktı. Bunun anlamı, on yıllar boyu işçi sınıfından izole olmamış bir devrimci parti tasarlamaktı.
Soldaki önde gelen entelektüelleri okuduğunuzda, onların gündelik pratikleri hakkında yazdıklarını çok az görürsünüz. John Molyneux, farklıydı. Mütevazı biri olarak, Kâr Değil İnsan’ın Drimnagh-Crumlin şubesinde aktif bir rol üstlendi. Düzenli stant faaliyetine katıldı ve kapı kapı dolaşarak propaganda yaptı. Irkçılığa Karşı Birleş kampanyasının önde gelen üyelerindendi. SWN ve Kâr Değil İnsan’ı sürekli olarak, basitçe ekonomik rekabetin dışında kendi bağımsız varoluşu olan bir ideolojiyle mücadele etmek için inisiyatif alması yönünde itekliyordu. Hayatının son haftasında, Irish Independent’ta bir videoda “muayene edilmemiş göçmenlerin” East Wall sakinlerine bir tehdit olduğu yönündeki ırkçı argümanlara meydan okuduğu bir videoda görünmüştü. İrlanda savaş karşıtı hareketinin bir toplantısından eve döndükten sonra öldü. Gerçekte bir akademisyen olarak çalışıyor ve sanat, müzik veya tarih konusunda olağanüstü bilgili olmasına karşın, akademik sosyalistlerin “teori pratiktir” tavrının izini bile taşımazdı. Baştan aşağı bir aktivistti ve buna rağmen yazmaya vakit buluyordu. Ancak aynı zamanda aktivizmin tek başına, özellikle de Marksist bir dünya anlayışında koparıldığında, asla yeterli olmayacağını biliyordu. Bu yüzden de kendi editörlüğündeki Irish Marxist Review aracılığıyla İrlanda’da yaşayan bir Marksist geleneği tanıtmaya hatırı sayılır bir çaba harcadı.
Waterford’daki en önde gelen aktivistlerimizden Joan Quirke’nin söylediği gibi, John Molyneux’nün anısını onurlandırmanın en iyi yolu, onun devrimci sosyalist politika geleneğini devam ettirmek olacaktır.
Kieran Allan (İrlanda- Sosyalist İşçiler Ağı üyesi)
Çeviren: Can Irmak Özinanır