Victor Serge 1890’da Çar karşıtı olduğu için sürgün edilen Rus bir çiftin çocuğu olarak Brüksel’de doğdu.
Devrimci fikirlere sempati duyan Serge, annesi ve babasının 1905’te boşanmasından sonra Belçika İşçi Partisi’ne bağlı gençlik örgütü Sosyalist Genç Muhafızlar’a katıldı ancak partinin Kongo’nun ilhak edilmesini sert bir şekilde eleştirerek bu örgütten koptu ve anarşist fikirleri benimsedi. Arkadaşlarıyla Brüksel yakınında bir anarşist komün kurarak gazete çıkarmaya başladı. 1909 yılında Paris’e taşınarak çeşitle anarşist yayınlarda öne çıkan bir figür hâline geldi ve kısa bir süre sonra bireysel anarşizmin sözcüsü l’Anarchie (Anarşi) isimli gazetenin editörü oldu. 1913’te Bonnot Çetesi isimli anarşist çeteyle bağlantısı sebebiyle komploculuk ile suçlandı ve 5 yıllığına hücre hapsi cezasına çarptırıldı. I. Dünya Savaşı başladığında cezaevinde olan Serge, savaşın Rusya’daki çarlığın yıkımına yol açacağını yazıyordu: “Devrimciler, cellatları, pogromları, süslü kıyafetleri, kıtlıkları, Siberya hapishaneleri ve antika adaletsizlikleriyle otokratik İmparatorluğun asla savaştan sağ çıkamayacağını gayet iyi biliyorlar”.
Savaşın kızışması ve Fransa’nın yenilgiler yaşaması üzerine bir süre Almanya’nın tutsağı olmayı bekleyen Serge, 1917 yılında Fransa’dan sınırdışı edildi ve savaşta tarafsız kalan İspanya’ya gitti. Aynı yıl Rusya’da çarın devrilmesi üzerine Serge, Rusya’ya giderek devrime tanıklık etmeye karar verdi ve bunu yapabilmek için gizlice Fransa’ya döndü. Amacı, oradaki Rus birliklerine katılarak Rusya’ya gitmekti ancak sınırdışı emrini ihlal ettiği için tutuklandı ve bir yıldan fazla toplama kamplarında kaldı. Bu kamplarda politik tutsaklarla tanıştı ve onlardan Bolşevizmi öğrendi.
Ocak 1919’da Serge, Petrograd’a vardı ve şehir komünistleri öldürmeye kararlı ordularla sarılı bir hâldeyken Mayıs ayında Bolşeviklere katıldı. Bundan sonra devrimin yaşaması için kararlı bir şekilde mücadeleye başladı. Öğretmenlik, okul müfettişliği, gazetecilik, çevirmenlik, arşivcilik ve silah kaçakçılığı yaptı. Bir yandan gizli polisin otoriter yönelimlerini eleştirirken devrime bağlı kaldı ve Rusya’daki anarşistleri devrime destek vermeye ikna etmeye çalıştı. 1920’lerin başında devrimi yaşaması için Avrupa’ya yayılması gerektiğini düşünerek Almanya ve Avusturya’da gazetecilik ve örgütçülük yaparak 4 yıl geçirdi. Rusya’ya döndüğünde artık Stalin yönetimi ele geçirmiş ve sosyalizm yerine bürokratik bir diktatörlük kurma yolunda adımlar atmaya başlamıştı. Serge, Troçki öncülüğündeki Sol Muhalefet’e katıldı ve kısa bir süre sonra uzak bir noktaya sürgün edildi. Fransa’da serbest bırakılması için yapılan kampanya sonrasında Rusya’yı terk etmesine izin verildi. Bu sayede Stalin’in başlattığı kanlı yargılamalardan kurtulmayı başardı.
Serge, örgütlenme konusunda Troçki’den farklı düşünüyordu. Bu sebeple onunla bağlarını kopardı ancak Ekim Devrimi’ni savunarak, Stalinizme karşı romanlar ve yazılar yazmayı sürdürdü. Bir yazısında şöyle diyordu: “Ekim Devrimi’nin fikirlerini, ilkelerini ve ruhunu korumak üzere akıntıya karşı duran herkesin duygularını paylaşıyorum”.
Gittiği her yerde Stalinistlerin saldırısına maruz kalan Serge, Nazilerin Fransa’yı işgalinden kaçmak için gittiği Meksika’da da bu saldırılardan nasibini aldı. Serge, bütün hayatını büyük bir yoksulluk içinde geçirmişti. Yıllar süren mücadele ve yoksulluğun ardından 1947’de bir kalp krizi sonucu Meksika’da hayatını kaybetti.
Can Irmak Özinanır
(Sosyalist İşçi)