Türkiye, maceracı dış politika değil, iç ve dış politikada barışçıl bir yol izlemeli, kaynaklarını silahlanmaya değil sosyal harcamalara aktarmalıdır.
Erdoğan-Bahçeli rejimi birçok alanda sıkışmış durumda. Özellikle Amerika ile ilişkiler konusunda ciddi bir sıkışmışlık yaşıyor. Dış politikanın ABD ayağının çok acıklı bir durumda olduğunu Erdoğan’ın ABD dönüşü sonrası yaptığı açıklamalarda herkes gördü.
Trump döneminde ahbap-çavuş tarzı ilişkiler üzerinden ilerleyen Türkiye-ABD temasları belli ki sona ermiş. Erdoğan, “Benim Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak yaklaşık 19 yıllık yöneticilik hayatımda Amerika ile olan münasebetlerimde geldiğimiz nokta maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, sayın Obama ile iyi çalıştım, sayın Trump ile iyi çalıştım, ama sayın Biden ile iyi başladık diyemem.” diye açıklama yaptı.
Gerçek şu ki, ABD, Türkiye’ye göçmen krizinde oynadığı rol dışında bir rol biçmiyor.
Dış politika ABD’yle apaçık bir gerilimle devam ediyor. Ama Rusya açısından da durum farklı değil. Muhtemelen barış döneminde en çok Türk askeri öldüren devlet Rusya. Geçen yıl 36 asker Esad rejimi ve Rus uçaklarının bombardımanı sonucunda ölmüştü. İdlip bombalanıyor. Son günlerde çok şiddetli saldırılar var. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bu son saldırıların şiddetiyle alakalı, “Mutabakata aykırı” açıklamasını yapsa da Rusya bildiğini okumaya devam ediyor.
Erdoğan bir yandan “Sen bana şimdi Patriot vermeyeceksin, ondan sonra biz S-400'ü aldığımızda 'Niye S-400'ü aldın?' diyeceksin. Türkiye, kendi savunmasına yönelik ne gerekiyorsa onu alır” diyor, ama bir yandan da S400 sistemini bir savunma sistemi olarak Rusya’ya karşı kullanamıyor. ABD’ye rağmen S-400 aldığı Rusya ise özellikle Suriye’de Türkiye’ye alanları daraltan bir strateji izliyor.
Türkiye’nin güvenliğinin Türkiye’nin deniz sınırlarının ötesinde başladığını öne süren Mavi Vatan tezi de çökmüş vaziyette. Libya’da birbirine girmiş olan iki kanat da Türk askeri dahil tüm askerlerin Libya’dan çekilmesi konusunda hemfikirler.
Mısır’da Sisi ile eski düşmanlıklar sona eriyor. İstihbarat teşkilatları düzeyinde görüşmeler sürüyor. Halbuki Mısır Akdeniz’de Sisi darbesinden sonra ilişkilerin sertleştiği ülkelerden birisiydi.
Son aylarda sondaj gemilerinden gelen müjdelerden de haber yok.
Türkiye, bölgesel bir güç olma yolunda hem ABD’ye hem Rusya’ya meydan okuma hamlelerinin sonucunda hem ABD hem Rusya tarafından köşeye sıkıştırıldığı bir düzleme çekilmek zorunda kaldı.
Bu dış politikanın Türkiye’de emekçiler ve yoksullar açısından hiçbir anlamı yoktur.
Türkiye, S-400 savunma sistemi başta olmak üzere tüm askeri konularda Rusya ile ilişkilerini kesmelidir.
Türkiye NATO’dan çıkmalı, tüm ABD üslerinin kapısına kilit vurmalı, İncirlik Üssü’nde bulunan nükleer başlıklardan kurtulmalıdır.
ABD ile askeri ilişkilere hemen son vermelidir.
Türkiye ne Washington’la ne de Rusya ile askeri işbirliği içinde olmalıdır.
Bölgesel güç olma politikalarına son vermelidir.
Ekonomik kriz içinde açlıkla yüzleşen milyonlarca emekçinin çıkarlarına uygun olarak tüm kaynaklarını işçilere, emekçilere; barınma, sağlık, ücret gibi hizmetlerin parasız olması için harcamalıdır.
Maceracı dış politika değil, iç ve dış politikada barışçıl bir yol izlemeli, kaynaklarını silahlanmaya değil sosyal harcamalara aktarmalıdır.
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi - Genel Yönetim Kurulu
28 Eylül 2021