(Marksist sözlük) L- Liberalizm

19.11.2018 - 11:17
Haberi paylaş

Liberalizm, kelime olarak Latince’de “özgür” anlamına gelen liber sözcüğünden gelmektedir. Felsefi temelleri John Locke, David Hume, John Stuart Mill, Adam Smith gibi düşünürler tarafından şekillendirilmiştir. Aydınlanma döneminin en etkili dünya görüşlerinden biri olan liberalizm, bireyi ve faydacılığı öne çıkarmıştır.

1776 Amerikan Devrimi ve 1789 Fransız Devrimi, liberal ideallerin kitleleri harekete geçirebildiği örnekler olmuşlar ve libealizm modern devletin oluşumunun en temel unsurlarından birisi olmuştur. İngiliz filozof Locke’a göre devlet, bireylerin gönüllü bir toplumsal sözleşmeyle oluşturduğu bir yapıdır. Burada liberalizmin çok temel bir varsayımını görmek mümkündür, liberalizm bireyleri tek tek çıkarları etrafında ele alan ve toplumsal süreçleri bireyler arasındaki ilişkinin bir sonucu olarak gören bir düşünce biçimidir. Liberalizm, burjuva sınıfının ortaya çıktığı bir aşamada feodalizme karşı tepkinin de bayraktarlığını üstlenmişti.

Bireyin doğuştan var olduğu varsayılan temel haklarını savunan politik bir çizgi ve ekonomide tam rekabeti savunan bir ekonomik çizgi savunuyorlardı. Bu klasik liberaller açısından etik bir projeydi. Ekonomi ve politika liberaller için bütünüyle birbirinden ayrıydı. Adam Smith ve onu izleyen ekonomi politikçilere göre kapitalist ekonomiye yön veren, insanların iradesinden bağımsız nesnel yasalardı. Bu yasaların sürebilmesi için ekonomiye müdahale edilmemeli, serbest rekabet garanti altına alınmalıydı. Herkes kendi çıkarını gözeteceğinden bir süre sonra toplumun genel refah seviyesi de yükselecekti. Piyasadaki herhangi bir bozulma, “piyasanın görünmez eli” tarafından zaten düzenlenecekti.

Bu düşünceler kapitalizmin gelişimi içinde elbette birer fantazi olarak kaldı. Piyasanın görünmez eli diye bir şey yoktu, hiç olmadı. Piyasanın eli, devlet olarak örgütlenmişti ve gayet sertti. Liberalizmin, politik idealleri pek çok zaman ekonomik gereklilikler yüzünden bastırıldı. Ancak liberalizm, burjuvazinin pek çok zaman yardımına koşan bir ideoloji olarak varlığını sürdürdü. Kapitalizmin 1970’lerin ortalarından başlayarak girdiği krize burjuvazi neoliberalizm yani yeni liberalizm ile yanıt verdi.

Neoliberalizm, kamu tarafından karşılanan eğitim, sağlık gibi alanların hepsini özelleştirmeye ve işçi sınıfını örgütsüzleştirmeye dayanıyordu. Liberalizm için özgürlük, işçi sınıfının kapıyı araladığı yerde sona eriyordu çünkü özgürlüğü temelde özel mülkiyet edinme özgürlüğü, başka bir tabirle söyleyecek olursak insanın insanı sömürebilme özgürlüğü olarak ele alıyordu.  

Türkiye’ye’de de liberalizmin tarihi 1908 Devrimi’ne kadar uzatılabilir. İttihat ve Terakki de dâhil dönemin pek çok siyasi örgütü ekonomik olarak liberalizmi savunuyordu. Ancak İttihat ve Terakki Partisi politik olarak merkezileşmiş bir iktidarı savunurken, dönemin önde gelen isimlerinden ve liberalizmin Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden sayılan Prens Sabahattin adem-i merkeziyetçiliği (merkezsizliği) savunuyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da ekonomide bir dönem liberalizm hâkim oldu ancak dünya kapitalizminin giderek korumacı politikalara yönelmesi ve Türkiye’nin hızla kalkınma ihtiyacı karşısında Kemalistler bir süre sonra korumacı politikaları tercih ettiler.

Liberalizm, Türkiye’de ekonomi alanında her zaman etkili olmaya devam etti. 1980’li yıllardan günümüze uzanan bir çizgide neoliberalizm bütün ana akım partiler tarafından benimsendi. Sağ ve sol varyantları bunulan politik liberalizm ise Türkiye’de hiçbir zaman etkili bir çizgi olamadı ancak liberalizm sözcüğü hem muhafazakar sağcılar, hem de solun çeşitli kesimleri tarafından bir aşağılama tabiri olarak kullanılageldi.

Liberalizmin bir hakaret sözcüğü olarak kullanılması Marksizm ile ilgisi yoktur.Marksistler, liberalizme karşı soyut bir politika değil, gerçek sorunlar etrafında ekonomiyi ve politikayı birleştirmeye çalışan devrimci bir politika yürütürler. Egemen sınıfın liberalizm adı altında özgürlükleri teminat altına alıyormuş gibi görünmesine karşı işçi sınıfının sömürüsünü gizlediğini geniş kitlelere göstermek için uğraşırlar.

Bültene kayıt ol