Suriye’de Esad rejiminin düşüşünün ardından oluşturulan güvenlik güçlerinin trans bir kadına saldırdığını ve tehdit ettiğini gösteren bir video bazı sosyal medya sitelerinde yayınlandı. Videoda trans kadına cinsel organlarının kesilmesi tehdidinde bulunulduğu görülürken, videonun yayılması tepkiye neden oldu ve görüntüler Esad’ın Şebbiha çetelerinin uygulamalarına benzetildi. Yeni Şam hükümetinden BBC’ye konuşan ve ismini vermeyen bir yetkili, bu hafta üç transın gözaltına alındığını belirterek, bunun amacının “bu insanlara bölgede serbestçe dolaşamayacakları ve insanların önündeki faaliyetlerini durdurmaları gerektiği” mesajını vermek olduğunu söyledi.
Saldırıların ardından Suriye’deki “Devrimci Kuir Hareketi” bir açıklama yayınladı:
Suriye'de kuir topluluğuna yönelik keyfi tutuklamalar, baskılar ve taciz kampanyasını kınayan bildiri
Bizler, toplumda cinsel ve toplumsal cinsiyet çoğulculuğu için mücadele eden devrimci kuir hareketi olarak, Suriye’de kuir topluluğunun üyelerini hedef alan sistematik baskı ve şiddet kampanyasını güçlü bir şekilde reddediyor ve kınıyoruz. Bu saldırılar yalnızca belirli bireylere yönelik değildir; özgürlük, insan onuru ve her bireyin kimliğini ifade etme ve kendi yaşamını dilediği gibi şekillendirme hakkına doğrudan bir saldırıdır.
Kınama
Suriye'deki fiili otoriteler ve onlara bağlı güvenlik milisleri, kuir topluluğuna karşı sistematik bir baskı ve sindirme kampanyası başlatmış, aktivistlerin evlerine ve toplanma alanlarına yapılan baskınlarla keyfi tutuklamalar gerçekleştirmiştir. Bu ihlaller sırasında mağdurların iradesini kırmak ve onları aşağılamak amacıyla korkunç derecede küçük düşürücü muameleler, cinsel tacizler ve fiziksel/psikolojik işkenceler uygulanmaktadır. Bu uygulamalar, kapitalist ataerkil otoriter sistemin baskı araçlarını kullanarak güç ilişkilerini yeniden şekillendirmek ve gasbedilmiş hakları geri kazanmak isteyen her türlü ses veya hareketi susturmaya çalıştığını göstermektedir.
Suriye'den gelen şoke edici sahneler devam etmekte, HTŞ’ye bağlı militanlar tarafından trans* kadınların tutuklanma anlarını belgeleyen videolar yayınlanmaktadır. Bu videolarda gözaltına alınan kişilerin acımasızca dövüldüğü, aşağılandığı, başlarına tekme atıldığı ve bıçakla cinsel organlarının kesilmesiyle tehdit edildikleri görülmektedir. Bu durum, onları insanlıktan çıkararak şiddet ve aşağılamaya maruz kalmalarını meşrulaştırmaktadır. Daha da vahim olan, toplumda yayılan nefret dalgasıdır; bazı kişiler bu ihlallere sevinçle tepki verirken, bazıları da açıkça onların öldürülmesini talep etmekte veya yerlerini yetkililere ya da milislere ihbar etmektedir.
Savaş, yoksulluk, yerinden edilme, bölünme ve yıkımla parçalanmış bir ülkede, Suriyeliler temel hizmetlerin eksikliğinden ve sayısız krizden mustaripken, onları birleştiren tek şey LGBTQ* ve trans* bireylere karşı duydukları kör nefrettir. Bu nefret yalnızca doğrudan faillerle sınırlı kalmayıp, sistematik baskı kampanyalarını bir fırsat olarak gören geniş bir kitleye yayılmakta ve kuir topluluğuna karşı şiddet ve aşağılama uygulamalarına zemin hazırlamaktadır. Adeta bu insanların onurlu bir yaşam sürmeyi veya hayatta kalmayı hak etmedikleri düşünülmektedir.
Bu kampanyalar yalnızca farklı cinsel yönelimlere ve toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip bireyleri hedef almakla kalmayıp, bedenlerimiz ve özgürlüğümüz üzerinde denetim kuran baskıcı sistemlere karşı sessizliği bozmaya çalışan toplumsal hareketleri de felç etmektedir.
Mağdurlarla dayanışma
Bugün, cinsel yönelimi veya toplumsal cinsiyet kimliği nedeniyle herhangi bir şiddet veya zulme maruz kalmış herkesle dayanışma içindeyiz. Bu saldırıların bizleri yıldırmayacağını ve daha adil, farklılıkları kucaklayan bir toplum için mücadele etme kararlılığımızı kıramayacağını vurguluyoruz. Cinsel ve toplumsal cinsiyet özgürlüğünün, sınıfsal ve toplumsal mücadelelerin ayrılmaz bir parçası olduğuna inanıyoruz. Kuir özgürlüğü, tüm ezilen ve marjinalleştirilmiş grupların mücadeleleriyle iç içedir.
Topluma çağrı
Suriye toplumunun tüm kesimlerine, özellikle feminist, işçi ve öğrenci hareketlerine, bu baskıya karşı bizimle dayanışma içinde olmaları için çağrıda bulunuyoruz. Toplumsal cinsiyet ve cinsellik konularında sorumlu bir toplumsal diyaloğa katılmaya, ırkçılığı, ayrımcılığı ve sömürüyü pekiştiren egemen söylemi parçalamaya davet ediyoruz. Ataerkiye, kapitalizme ve sömürgeciliğe karşı mücadelenin, tüm ezilen kesimlerin birleşik bir dayanışmasını gerektirdiğini savunuyoruz.
Taleplerimiz:
Sonuç
Bizler, Devrimci Kuir Hareketi olarak, farklılıkları kucaklayan ve çeşitliliğe saygı duyan bir toplum inşa edene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Baskı, ayrımcılık ve dışlamanın olmadığı bir dünya yaratmak için tüm ezilen ve marjinalleştirilmiş gruplarla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki radikal değişim, ancak birlik olduğumuzda ve dayanışma içinde hareket ettiğimizde mümkündür.
Kuir çığlığı, özgürlük çığlığıdır ve herkes için adalet sağlanana kadar yankılanmaya devam edecektir!
Toplumda Cinsel ve Toplumsal Cinsiyet Çoğulculuğu İçin Devrimci Kuir Hareket