LGBTİ+’lar yalnız değildir! Onlar bir avuç, biz milyonlarız

21.09.2023 - 09:52
Haberi paylaş

Aşırı sağın LGBTİ+ları hedef alan ataklarının sonuncusu İstanbul'da yaşandı. Saraçhane'de toplanan yaklaşık bin kişi LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasını talep etti.

Bu her yönüyle bir skandal. 

Bu mitingin, yalanlar ve çarpıtmalarla dolu propagandasını içeren bir video, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyelerinin çoğunluğunun onayıyla kamu spotu olarak gösterime sokuldu. Yurttaşların karşısında tarafsız olması beklenen ve masraflarını vergilerle ödediğimiz RTÜK'ün çoğunluğunu elinde tutan AKP+MHP ittifakı ayrımcılığın had safhası olan ve halkı kışkırtan bu videoyu yayınlayabildi. 

Buna rağmen başaramadılar. 

İstanbullular mitinge ilgi göstermedi. Meydan az sayıda parti görevlisi ve fanatiğe kaldı.

Büyük Aile Platformu denilen oluşuma ve 17 Eylül'de yaptıkları nefret mitingine bakıldığında, karşımıza iktidar blokunda yer alan 4 partinin gençlik ve aile örgütleri çıkıyor: AKP, Vatan Partisi, BBP ve Hüdapar. 

Nefreti örgütleyenler sıradan kişiler değil. Her birinin sicilinde çok daha başka şeylerin olduğu biliniyor ve hepsi devletle bir şekilde ilintili siyasi akımların temsilcileri.

Amaçları, LGBTİ+ların kolektif görünürlüklerini (varoluşlarını) ortadan kaldırmak, her biri gerçek temsil yeteneğine sahip ve eşit haklar mücadelesinde önemli yerler elde etmiş dernekleri kapattırmak, LGBTİ+ bireyleri ‘psikolojik hastalar’ diye yaftalayıp ailelerini ve toplumu onlara karşı kışkırtmak, yalnızlaştırmak. Bunun için birleştiler ve bir kampanyaya giriştiler. Umdukları, kendilerinden daha geniş fobik kalabalıkları etiketlemek, iktidar için talep yaratmaktı.

İktidar ise seçimler sonrası bir taşla iki kuş vurmanın peşinde:

- Mecliste çoğunluk milliyetçi ve sağcı partilerin elinde. Muhalefeti bölmenin kolay yollarından biri LGBTİ+fobik ve aileyi yücelten yasaları dayatmak. Bu, toplumu kutuplaştırmanın bir aracı. Köhnemiş homofobiye, transfobiye ve cinsiyetçiliğe yaslanarak iktidarlarını pekiştirmenin ve toplumsal taban yaratmanın peşindeler. O yüzden, kadını aile kıskacına kapatmayı ve LGBTİ+ haklarını ortadan kaldırmayı içeren bir anayasa değişikliğini gündeme getirmek istiyorlar.

- Devrimci sosyalistler bu yasa teklifine kökten karşıdır. Eğer bir referanduma giderlerse oyumuz ‘hayır’ olacaktır. Fakat iktidarın taht oyunlarını bekleyemeyiz. Yaşanan ve yaklaşan tehlikeye karşısında sesimizi hemen yükseltmeliyiz. DSİP tam da bu nedenle "Yalnız değilsin lubunya / Alışın burdayız" sloganlarıyla bir dayanışma ve mücadele kampanyası başlattı. Bu kampanyayı büyütelim; LGBTİ+'lar ve kadınlar özgür olmadan hiçbirimiz özgür olamayız.

- Mecliste gündeme gelecek cinsiyetçi ve homofobik yasa teklifi, daha büyük bir anayasa değişikliği için bir adımdır. Erdoğan yönetimi, delik deşik edilmiş ve değiştirilmiş 12 Eylül anayasasını eleştirerek yeni anayasadan bahsediyor. Böyle bir anayasanın amacı, başkanlık rejimini pekiştirmekten başka bir şey olamaz. Buna da hayır diyoruz.

Hep birlikte haykıralım: LGBTİ+ dernekleri, platformları kapatılamaz!

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol