(Röportaj) ‘LGBTİ+ toplumuyla dayanışmak bir görev artık, bir sorumluluk’

15.06.2023 - 11:50
Haberi paylaş

Aktivist Levent Pişkin ve Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER) üyesi Selin Cankat’a sorduk.

Devlet ve iktidar eliyle pekiştirilen LGTBİ+ düşmanlığı, özellikle 14 Mayıs Seçimleri öncesi ve boyunca yoğun bir şekilde yükseltildi. Size göre bu düşmanlaştırma neden tercih ediliyor?

Selin Cankat: Seçimlerden önce iktidar aile birliğine vurgu yaptı mütemadiyen ve LGBTİ+’yı aileye karşı bir tehdit olarak gösterdi. Zaten maalesef LGBTİ+ bireyleri öne çıkaran ya da onların haklarını savunan bir muhalefet de yoktu, o yüzden bu, muhalefete karşı yapılmış bir düşmanlık değildi. Bunun ben sadece LGBTİ+ bireylerin artık görünürlüklerinin daha çok artmasına bağlıyorum.

Levent Pişkin: Seçim sürecinde karşılaştığımız manzara aslında hükümetin LGBTİ+'lara yönelik bir süredir yürüttüğü politikasının doğal parçasıydı, hiçbirimizde şaşkınlık yaratmayan, sürpriz olmayan bir süreç. Bunu tek sebebe bağlamak imkânsız, öte yandan tarihsel ilerleyişini görmeden ve dünyanın geri kalanıyla ilişkilendirmeden açıklamam ise apolitik bir çıkarım olur. 

Dolayısıyla sebeplerden birini LGBTİ+ hareketinin toplumsal bir hareket olarak siyasal özne olarak kendini kurması olarak belirleyebiliriz, özellikle Gezi Direnişi sonrasında yakaladığı ivmeyle. Bu ivmenin sonucu olarak 2015'ten bu yana hükümetin LGBTİ+'lara açtığı ilan edilmemiş bir savaş var ve bu savaşın yoğunluğu gün geçtikçe artıyor. 

Bir diğer mevzu ve "yerel ve milli" olan, Cumhur İttifakı'ndaki partilerin özel olarak LGBTİ+'lara karşı ortaya koydukları bir ajanda var ve bu ajandanın ittifakta pazarlık olarak konuşulduğu hepimizin malumu. Bir başka husus ise toplumda bu anti-LGBTİ söyleminin karşılık bulması veya karşılık bulacağına inanılması. Dolayısıyla kitleyi konsolide eden, bir dikotomi kurarak kutuplaştırmayı daha da derinleştiren ve kendi kitlesiyle muhalefet arasına bir çizgi çeken bir husus, bir mevzu olarak görüldü ve bu cihette de kullanıldı. Hulasa, hem ideolojik hem stratejik sebepleri var diyebiliriz.

Dünyada aşırı sağın yükseldiği yerlere bakıldığı zaman LGBTİ+ düşmanlığı ortak yönlerden biri olarak dikkat çekiyor. Sizce bunun sebebi nedir?

Selin Cankat: Aşırı sağ her zaman patriarkal sistemi savunur ve bu sistem üzerine inşa edilmiştir. Patriarkal sistem de erkek dışında kimseye, ne kadına ne de LGBTİ+’ya nefes alma alanı verir. Tarihte her zaman faşist ve aşırı sağcı rejimlerde LGBTİ+ düşmanlığı olmuştur.

Levent Pişkin: Buna verilecek basit bir cevap yok kuşkusuz. Bunu anlamak için çalışmalar yürütülüyor. Ama sanırım şu kimsenin bükemeyeceği bir hakikat: ırkçılık/milliyetçilik/göçmen karşıtlığı ile homofobi/transfobi erkek kardeşler; aynı kökten beslenen, biri yükselince öbürünün de kaçınılmaz olarak yükselişe geçtiği bir fenomenden bahsediyoruz. Dolayısıyla yükselen ırkçı dalga, özellikle göç ve göçmen karşıtlığı, mevcut ekolojik kriz ve buna bağlı göç dalgası ile de birleşince kaçınılmaz olarak bu noktaya varıyoruz.

Bu nefret dilinin nelere yol açabileceğini biliyoruz. Bu durum tabii ki insanların endişelenmesine sebep olabiliyor. Sizce bu ötekileştirme, düşmanlaştırma karşısında ne yapılmalı?

Selin Cankat: Bu en severek cevapladığım soru. Hepimiz çocuklarımız için son derece endişeliyiz. Ben şahsen eve gelen temizlikçi teyzeden beni yıllardır tanıyan bakkala kadar herkese çocuğumun LGBTİ+ olduğunu tatlı dille açıklıyorum. Bunun bir göz rengi kadar doğal bir şey olduğunu ve değiştirilemeyeceğini anlatıyorum. 

İnsanların bu konudaki bilgileri ya yanlış ya da yalanlardan ibaret olduğu için, karşılarında bir LGBTİ+ annesi görünce bir sürü soru soruyorlar. Ve benim bu konuda yaptığım militanlık -- ki pek militanlık da denemez--, sadece bu insanların aramızda hep var olduğunu, bundan sonra da var olacağını, bunun son derece doğal bir şey olduğunu samimi konuşmalar sırasında izah etmek oluyor. Bence bu, elimize LGBTİ+ bayrağı alıp slogan atmaktan çok daha etkili bir yöntem.

Levent Pişkin: Örgütlenmek ve dayanışmak dışında başka bir seçenek yok. Bu saldırılara karşı yalnızlaştırılmaya çalışılan LGBTİ+ toplumuyla dayanışmak bir görev artık, bir sorumluluk. 

Ses çıkarmak, anti-homo/transfobi karşıtı söylem geliştirmek, politika üretmek ve en önemlisi tüm yaşam alanlarında LGBTİ+'larla dayanışmak zorundayız.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol